18 Mart 2013 Pazartesi

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ 1-10 Ünite Özeti


İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ
ÜNİTE 1
KÜLTÜR VE MEDENİYET
SOSYAL İLİŞKİLER
Birlikte mensup,haberli oluş aidiyet duygusu bulunmasıdır.
İktisadi,siyasi ,şahsi, bazıları zıt ilişki olarakta sosyal ilişkiler vardır.
FİZİKİ İLİŞKİLER
Varlıkların birbiriyle haberleşmeden ve varlıklarının bilincine ermeden kurdukları ilişkilerdir.
Dünya ile güneş , ateş ile duman arasındaki ilişki gibi.
KURUMLAR (müessese)
Kültürel hayatın en etkili temelidir.
KURUM:
ZİYA GÖKALP : bir medeniyete mensup milletler arası kurallara gelenek denir.
 Din , ahlak, hukuk, dil , estetik, ekonomi olarak adlara bölünmüş bu
geleneklerden hangileri milli vicdana uygun bir şekil almışve milli yaşamda canlı bir şekilde
yaşıyorsa onlara müessese denir.

KURUMLARIN ÖZELLİKLERİ

1 kurumlar organik izafi bir bütün oluştururlar .aralarında organik bir bağ vardır.
2 Kurumların göreli bir sürekliliği vardır.bir kurum meydana getirildikleri insanlardan daha
uzun ömürlüdür.

KÜLTÜR VE MEDENİYET
Kültür :
 Bakmak , özenmek, sürmek , ekip biçmek anlamında Latince Culture sözünden gelir.
 İlk defa Voltair bu kelimeyi insan zekasının oluşunu ,gelişimini yüceltilmesi anlamında kullandı.
Arapça = es- sekafe Türkçe = irfan olarak tanımlanmıştır.
Medeniyet :
 Batı dilinde Civilisation
 Arapçada el- hadare el –temeddün
 Osmanlı yazarlar Ümran kelimesini kullanmışlardır.
1940 lardan sonra medeniyet yerine Uygarlık kelimesi dilimize girmiştir.

KÜLTÜR TERİMİ VE TANIMI
E.B.TAYLOR :
 Kültür ,bilgiyi , imanı ,sanatı,ahlakı, hukuku ,örf ve adeti ,insanın toplumun
bir üyesi olmasından dolayı kazandığı tüm maharet ve alışkanlıkları ifade eden karmaşık bir
bütündür.
 Buna göre kültür, şuurlu şuursuz başka insanlardan öğrendiklerimizdir.
 Bir kuşaktan diğerine aktarılan bilgi ve kalıplaşmış davranış şekilleri
birikimidir.

ZİYA GÖKALPE GÖRE :
 Kültür , bir milletin dini , ahlaki , hukuki , akli , bedii (estetik)
Lisani , iktisadi , fenni ,akli bir bütünüdür.
Gökalp kültürde milli özellikler görmekte ve milli kültür tabirini kullanmaktadır.
MEDENİYET
Bazı bilim adamları KÜLTÜRÜN manevi unsurlarını kültür
Maddi ve teknik yanını MEDENİYET olarak değerlendirmişlerdir.

KÜLTÜR VE MEDENİŞYET ARASINDAKİ FARKLAR
1 kültür milli , medeniyet milletler arsıdır.
2 MEDENİYET : ferdi irade ve metotla ortaya çıkan sosyal olaylar bütünü
KÜLTÜR : ilham ve duygu vasıtasıyla oluşur ve gelişir.
 Kültür duygulardan Medeniyet bilgilerden meydana gelir.
3 MEDENİYET: iktisadi,dini,hukuki,ahlaki fikirler bütünüdür
KÜLTÜR: dini, ahlaki, bedii (estetik) duygular bütünüdür.
4 MEDENİYET: amaca ulaşmak için kullandığı tüm araçları ifade eder.
KÜLTÜR: kendi başlarına amaç olan şeylerdir
 Spor faaliyeti kültürdür.spor salonu veya aletleri medeniyeti ifade eder.
5 kültürü oluşturan duygular soyuttur ve görülmesi incelenmesi güçtür
medeniyet faaliyet ve kavramları somuttur daha kolay anlaşılır.

KÜLTÜRÜN UNSURLARI
MADDİ KÜLTÜR UNSURLARI
İnsan eliyle yapılan alet,eserler ve teknik ve fiziki değerleri içine alır.doğal yolla olanları
kapsamaz.

Tekneloji a) değişim b) gelişim c)süreklilik özelliğidir.
MANEVİ KÜLTÜR UNSURLARI
- din ,dil,ahlak, hukuk ,estetik, eğitim,örf,adet ve sosyal kurumlar yer alır.
- İnsanın sosyal ve psikolojik ihtiyaçları kültürün manevi unsurları ile karşılanır.bir
kültürün temelini ve özünü bunlar oluşturur.
- Manevi kültür unsurlarının en öenmlisi dildir.
- Bir konuşma aracı olan dil, en açık özelliği sosyal mahiyette oluşudur.düşünce,duygu ve
amaçlarını başkalarına konuşma ve dil yolu ile iletir.
- Dil bütün bir kültür özünün anahtarıdır.
- Dil geçmişle ,gelecek arasında bir köprüdür.
- DİN de önemlidir.sosyal münasebetlerin her şekli için dinin koyduğu hükümler vardır.
- Estetik ve eğitimde vardır manevi unsurlar içinde.

KÜLTÜR UNSURLARININ MEDENİYETE KARAKTER KAZANDIRMASI
Her medeniyetin kendine göre ilerlediği öne çıkardığı kültürel etkilenmeler vardır.
Batı medeniyetinde tekniğin
Eski yunan medeniyetinde sanat ve felsefe
İslam medeniyetinde TEVHİD inancı kendini göstermektedir.
İslam medeniyetini diğer medeniyetler arsında ki konumunu açıklarken medenyetleri
metaryalist,akılcı ve mistik olarak üçe ayırmıştır bir yazar.
Batı medeniyeti metaryalist
Eski yunan medeniyeti akılcı
Hint medeniyeti mistik
Bunların karşısına İslam medeniyeti konulmuştur VAHYE dayalı medeniyet.


KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ
- kültür öğrenilmiş bir davranış topluluğudur.
- Tarihidir ve süreklidir.
- Toplumsal bir üründür
- İhtiyaçları giderici bir özelliğe sahiptir.
- İbn HLADUN ihtiyaçları zaruri,haci ,kemali diye üçe ayırır
- Sürekli değişim gösterir
- Dengeli bir bütün oluşturma eğilimindedir
- Dışarıdan aldığı unsurlar konusunda seçicidir.seçicilik kültüre kendi iç bütünlüğünü
koruma ve muhtevasının bozulmadan devam etmesine imkan verir

MEDENİYETİN DOĞUŞUNA ETKİ EDEN FAKTÖRLER

Medeniyetin doğuşuna ve yayılmasına etki eden faktör insandır.
İnsan,toplum,coğrafi çevre.
Coğrafi çevrenin insan üzerinde doğrudan ve dolaylı olarak etkileri vardır.buetki kültür ve
medeniyetlerin doğmasını ve gelişmesini sağlar ve değişik özellikler de katar.bu boğrafi etkiyle
nehir tipi,yayla tipi,takımadalar tipi,bataklık tipi ,kara tipi medenyetler ortaya çıkmıştır.
MEDENİYETLERİN DOĞUŞUNA İLİŞKİN TEORİLER
En çok benimsenen görüşler gelişme ve yayılma teorileridir.
GELİŞME:
 Evrimci bir yaklaşımla doğmuştur.insan kültürünün eseridir.
Doğrusal evrim::tek istikamet izlemiş
Paralel evrim:
Basamaklı evrim :zaman zaman duraklamaların olduğu ilerleme
Bu teoriyi kabul edenler insanlığın ayniliği ve ruhun birliğini kabul eder.bu da dünyadaki her
yerde tek birkültür ve medeniyetin olmasını gerektiridi.
YAYILMA:
 İnsan yeni bir şey keşmekten ve icad etmekten çok taklit etmeye eğilimlidir.
Medeniyet belli bir bölge birkere ortaya çıkınca oradan komşu toplumlarla dünyaya yayılır.
O uygun ortamda MISIRDA gelişmiştir.onun la birlikte MEZOPOTAMYA,HİNDİSTAN
ANADOLU gibi medeniyetlerde kabul edilimiştir.
Kültür ve medeniyetler nekadar güçlü canlı olsalarda kaynaklarından uzaklaştıkça zayıflar
özgünlüklerini kaybederler ve basit bir taklitkonusu olurlar.

VAHYE DAYALI KÜLTÜR VE MEDENİYET
HZ. Ademin ilk insan ve vahye mazhar olan ilk peygamber olması ilk kültürün de vahye
dayalı olmasını gerektirir. BAKARA suresinin 31 ci ayetinde ‘’ ALLAH Ademe bütün isimleri
öğretti ‘’buyuruyor.
Bunu anlayabilmesi ,anladıklarını çocuklarına iletebilmesi için bir dile sahip olmasıyla
mümkündür.buda bilgi ve kültüre sahip olmasını gösterir. O da bilgi ve kültüre sahip kılındı.
Hz. Ademle başlayıp diğer peygamberlerle başlayan vahye dayılı din anlayışı ilk kültür ve
medeniyetin doğuşunu ve dünyaya bunu öğrenen ilk insanlar tarafından yayılmıştır.
Kültür ve medeniyetin doğuşunu dinde aramak gerekir.
Her yeni peygamberle kültür ve medeniyet desteklenmiş ve gelişme göstermiştir.

İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYET
İslam dini VII yy yayılmaya başladı.Çinden Fasa kadar çok geniş coğrafayada inanalar
bulmuştur.

Tevhid akidesi ve İslam ahlakı sosyal hayatlara yön vererek kültürleri deşikliğe uğratmıştır.ve
özünde İslam akidesi olan yeni bir medeniyet dairesi oluşmuştur.
Kuruluş ve gelişme aşamasında medeniyete ARAPLAR , İRANLILAR,TÜRKLER in büyük etki ve
payları olmuştur.
İslam medeniyetin batıya olan etkisi konusunda BODLEY : Rönesansı slamiyete borçluyuz .’’
sözüyle bu gerçeği dile getirmiştir.
ÜNİTE 2
İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞUŞU VE KAYNAKLARI
MEDENİYET
 KAVRAM BOYUTU
Terim anlamı olarak, bir neslin kendisinden sonrakine miras bıraktığı dini,siyasi,sosyal ve
iktisadi kurumlar ,faaliyetler ,icatlar ,teknelojiler gibi maddi unsurlar gibi düşünce ve değerler
gibi manevi unsurların toplamıdır.

KÜLTÜR
- bir topluluğun yaşam tarzı
- atalardan gelen maddi-manevi değerler toplamı
- insanın tabiatı ve kendini idare etme yoluyla bizzat meydana getirdiği eser
- bir toplulukta örf ve adetlerden davranış tarzlarından ,teşkilat ve tesislerden kurulu
ahenkli bütün
- bir milletin hayati tezahürleriyle uslup bütünlüğü
- yaşanan çevre ile ferd arasında varolan düşüncelerin ,zevklerin,alışkanlıkların ortaklığı.

UMRAN VE HADARET
Medeniyet karşılığında kullanılmıştır.
Ümran ,bir yerde iskan,ikamet etmek yapı yapmak anlamı taşır
Hadaret modern Arapçada kullanılır.şehirde ikamet etmek,şehirli olmak,medeni olmak
medeniyet anlamına gelir.bedeviliğin ve göçebeliğin zıddını ifade eder.

MEDENİYETE İDEOLOJİK VE POLİTİK YAKLAŞIMLAR
Batı medeniyeti , bazı ülke aydınları tarafından ideoloji olarak benimsenmiştir.
Batının bu boyutu bizde medeniyetçilik kavramıyla bir alan oluşturmuştur.
Bazı stratejistler bağlı bulundukları devletin çıkar planlarını meşrulaştırmak için bilimsel tezler
orataya atmıştır.SAMUEL P.HUNTİNGTON bunlardan birdir.MEDENİYETLERİN ÇATIŞMASI
teziyle .

İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞUŞU
ETKİLEYEN FAKTÖRLER.
 Dil,sanat
İnsan unsuru iletişim
 Hukuk
Coğrafya sağlık ve güvenlik kurumları
Kurumsal ve güçlü bir ekonomik yapı
Şehirleşme
Göç/hicret/yer değiştirme
İstikrarlı bir siyasi sistem
Sağlıklı eğitim
Medeniyetlerin doğuşlarını etkileyen önemli unsurlardır.
Ancak en büyük rol ve etkinin İslam inancına bağlı değerler sistemi olduğunu unutmamalıdır

İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞDUĞU ORTAM
İslam medeniyetinin uzak arkla planını teşkil eden terkipler
1 Nilden Amuderya ya kadar uzanan pegamberi geleneklere kaynak olan ve merkezi dil
olarak Süryanice , Aramice, Pehlevice dillerinin kullanıldığı BEREKETLİ HİLAL bölgesinin Sami-
İran terkibidir.
2 Anadoludan italyaya kadar kuzey Akdeniz boyunca uzanan
tales,pisagor,Sokrat,plato,aristotalesyetiştirmiş olan ve merkezi dil Latincenin kullanıldığı
Avrupa terkibidir.
3 Upanişadlar.buda ve mahavira devirleri ile öne çıkan Hindistan bölgesindeki Hindu
terkibidir.
4 Konfüçyus Lao-Tze halefleriyle öne çıkan çin ve komşularının uzak doğu terkibidir.

BEREKETLİ HİLAL BÖLGESİ VE İRAN / SASANİLER
Bizans ve Sasani devleti olmak üzere iki güç hakimdi.
Mezopotamya sasani hakimiyetindeydi.
Zerdüş inancı olan Mecusilik hakim olan ülkede Mardin doğumlu Mani peygamber olduğunu
ilan etmiştir.’’ Alemin ve içindeki her şeyin aslının ,nur ve zulmet olarak iki asıldan olduğunu ‘’
söylemiş ve kabul görmüştür.ama derisi yüzülerek öldürülmüştür zerdüşler tarafından.
Üç asır sonra
Devrimci kişiliği ile MAZDEK ‘’ insanın sahip olabileceği her şeyin su, ateş ve mera ortaklığı
gibi,ortaklığını savunur.ve bununla ,insanlar arsındaki kıskançlığı ve anlaşmazlıkları ortadan
kaldırmayı ve dini saf hale getirmeyi düşünüyordu.oda yandaşlarıyla idam edilidi.
Sasaniler zedüşlüklerini yine korumuş oldu.
Sasanilerde din adamları, bürokratlar,askerler ve halk olmak üzere dört sınıf vardı.Enüşirvan CÜNDİŞAPUR da bir tıp okulu kurudu.süryaniceden,pehleviceye tercümeler yapıldı
Kelile ve Dimme sanskristçeden Farsçaya çevrildi.
HZ. Peygamberin mektubunu yırtan( husrev perviz ) döneminde İranda sanayi,mimari,sanat
gelişmiş devlet hayli zengindi.
Harran bölgenin en kadim ilim merkezidir ve sasanilerintoprağı olmuştur.
HZ.Ömer döneminde barış yoluyla İslam coğrafyasına katılmıştır.

AVRUPA BÖLGESİ
Konstantinus 325 de İznik hırıistiyan kilisesinin ilk din kurultayını toplayarak hıritiyanlığı
devletin desteklediği bir din haline getirdi.
Theodosius Hıristiyanlığın dışındaki bütün inmançları yasaklamış ve resmi din haline getirdi.
HİPPOLU AUGUSTİNUSun TANRI DEVLETİ eserinde hırıistiyanlığın yaratılıştan kıyamete
kadar genel tarihini çizmiştir. Bu eser Batı Avrupa dünya görüşünün temellerinden biri
olmuştur.

HİNDİSTAN
Hindistan da JAİNİZM ve Budizm dinleri yaygındır.
Jainizm Mavahira tarafından kurulmuştur.
Budizm prens GAUTAMA tarafından şekillenmiştir.prens gautama bilgeliği ve aydınlığı ifade
eden BUDA dır .
Her iki side – kişisel duygu ve istekleri y etmeyi veya bunlara boyun eymeyi en aza indirmeyi
amaçlar. Jainizm ise ondan radikal oluşuyla daha çileli bir sistemle ayrılır.
Zor durumlarda faydalanılmadığı için Budizmde hiç birzaman hindistanda tam egemen din
olmamaıştır.
MS. İlk yüzyıldan sonra Brahmanizm yeniden şekillenip HİNDUİZM hint halkında daha
yaygındır.birbirlerine rakip olan iki tanrı ŞİVA ve VİŞNA çevresinde doğmuştur.ve bir parçası
olan en yüksek otorite kaynağı VEDALAR kabul görmüştür.
Ülkede KAST sistemi vardı.
Brahmanlar : din adamları
Kşatriyalar : asiller ,askerler
Vaisyalar : çifçiler ,sanatkarlar,tüccarlar
Surdalar : işçiler
Paryalar : köleler

UZAK DOĞU BÖLGESİ ÇİN
Dini yapı Konfüçyanizm di.

Hayatta iken ülke yönetimine çağrılmadığı için ‘’ eredemin ancak iktidar ve sorumluluk ile ortaya
konabileceğine inanır Konfüçyus.
‘’ insanın duygu dünyasının derinlikleri ve tabiatın sırları ‘’ ile ilgili alanı dolduran TAOİZM
konfüçülüğe bir denge kazandırdı.
İç savaş ve komşu istilalar neticesinde konfüçyusculuk Çine yetmedi ve yeni coşguyu Budizm de
buldular.
7 yy. başlarında çin idaresini eline geçiren TANG hanedanı dönemin başlarınada BUDİZM resmi
din durumuna gelmişti.

ORTA ASYA : GÖKTÜRKLER.

6CI YY. ORTALARINDAN 7 YY ORTALARINA KADAR ORTA ASYA BÖLGESİNİN HAKİMİ 
DİR.
Türk boylarını Göktürk devleti adı altında birleştirmişlerdir.
İslamın doğuş yıllarında batı ve doğu Göktürkler olarak ikiye ayrılmışlardır.
Kağan ın ilahi güçleri olduğuna inanılırdı.bozkır medeniyetinin unsurlarına sahip göçebe tarzı
hayat yaşarlardı.

HİCAZ BÖLGESİ: MEKKE VE MEDİNE


Mekke ismi Bekke olarakta ayetlerde geçer.
İslam tarihinde ümmül –kura , el-beledül-emin , el-beledül-haram gibiadlarla kullanılmıştır.
Hz. İsmailden HZ.muhammed (as) doğum tarihi 571 yılına kadar geçen 2442 yıllık sürede
birçok arap kabilesi iktarı görmüştür.
Mekke ,uluslar arası ana ticaret yollarının kavşağında bulunuyordu.romalıların,Habeşlilerin
kavimlerinin ticari işleri görülmesi için bürolar vardı.
MEDİNE asıl adı Yesrib dir.
Peygamberin hicretinden evvel medinetün –nebi sonrasında ise Medine-i Münevvere şeklinde
adlandı.
Kuranı Kerimde hem yesrib hemde Medine diye kullanılmıştır.
En iyi cins hurma vahalarıyla ünlü olan şehir en stratejik özelliği SURİYE YEMEN ticaret yolu
üzerinde geçit konumunda olmasıdır.
İslamdan önce medinede Araplar ve Yahudiler olmak üzere iki kavim yaşamakta idi.
Hicretten önce Yahudiler şehre sosyal kültürelsiyasiticari açıdan hakimdiler.
Yahudilerin sayısı savaşçılarının sayısı ile tahmin edilir 2000 den biraz fazladır.
Medineye Yahudilerden sonra gelen EVS ve HAZREC kabileleri dir.ve yahudilein altında
yaşamışlardır. Mekkenin fethi sırasında İslam ordusuna 4000 savaşçı vermiştir.
DİNİ YAPIHZ.ibrahimle başlayan tevhid inancı zaman içinde değiştiren Mekkeliler islamdan önce cahiliye
döneminde
Putpereslik ,meteryalizm/ataizm,Yahudilik azda olsa Hıristiyanlık vardır.hz. ibrahimin dinine
bağlı haniflik vardır.

SİYASİ YAPI
Hem dini hem siyasi ,Kabe merkezlidir.
Mekkenin idaresi 5 ci ortalarından itibaren hz. Peygamberin beşinci kuşaktan dedesi Kusay a
geçmiştir.
Darun –nedve adı verilen parlemento binası mekkenin merkezi toplanma,istişare ve karar alma
meclisi idi.
islamın ortaya çıktıdığı dönemde hükümet on kişilik bir şura yani ologarşik bir hükümet vardı.

SOSYAL YAPI
 Temeli kabile idi. En güçlü asabiyet sırayla: soy bağı, akrabalık ,kabile ve kabileler arası
anlaşma asabiyeti idi.
Arap kabileciliğinin sosyal hayatı şekillendiren önemeli kabul KARDEŞLİK
ANLAŞMASIDIR.kabileler arsında olabilir ve gerçek kardeş kabul edilip birbirlerine mirasçı
olurlar.
Cahiliye döneminde halk hürler,esirler ve mevali olmak üzere üç sosyal sınıfa ayrılmıştır.

AİLENİN YAPISI VE KADININ DURUMU
Erkek imtiyazlıdır.
Kadının cahiliye döneminde hiç değeri yoktur.koca için herhangi bir mal gibidir .çok evlilik
vardır.kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü.

HUKUKİ YAPI
Hukuki çözümlerin gerçekleşmesi geleneğin yaptırım gücüne bağlı idi.
A - Kabe hakemleri
B - Tard ve Hal : toplum dışı bırakma ve kanun dışı sayma
C - Eşnak : tazminat belirleme.islamdan önce hz. Ebubekir tarafndan yürütülmekteydi
D - Kaseme : yemin ettirme.

EKONOMİK YAPI
En önemli faaliyet ticaret idi.
 Genel olrak bölgenin arazi ve iklim yapısı ziraatle uğraşmaya elverişli
değildi .taif ve Medine gibi su bulunan bölgelerde sebze ve meyve üretimi,sınırlı şekilde birkaç
bölgede buğday ekimi vardı.hayvancılık ,deve,keçi sürüleriyle sınırlı idi. Bu yüzden ticaret daha
gelişmiştir.
 Kabe ve diğer kutsal mekanlara geziler,bölge ticaretinin pazarı olan
panayırların gelişimini sağlamak ticarete katkıda bulunmuştur. Hicaz bölgesi ticaret ağının en önemli yeridir.mekke mutlaka uğranan istasyon
şehirdir.
 İslam medeniyeti arka planda olan eski medeniyetlerin miraslarını kabul
etmiştir.
Bizans imparatorluğunu
İskenderiye aracılığı ile grek mirasını
Kalde, babil ve hin medeniyetlerinden çizgiler taşıyan sasani (iran) mirasını
Bağdat ta kurulan Beytül Hikme de tercüme lerle Hind mirasını
Farklı ilişkilerle ulaştığı Çin mirasını tamamen reddedmemiştir ,en iyi yönlerini
almış,özümsemesini bilmiştir.onlarada İSLAM ın özünü katmıştır.

İSLAM MEDENİYETİNİN KAYNAKLARI
İbn Haldun medeni topluluğu , insan nesli devamı için zorunlu görür.medineleşmenin bedevi
 Unsurların şehre yerleşmesinden sonra başladığını söyler
Hegel ve Marks medeniyetin , zıtların çatışmasından kaynaklandığını savunur.
Toynbee göre medeniyetler , ortaya çıkışlarındaki sebepler böyle basitve tek başına etken
neden değildir . medeniyetler uzmanı olan toynbee , bu konuda diğerlerinden daha geniş ve
kapsamlı düşünmektedir.
İslam dini medeniyetin bir unsuru değil ,onun belirleyicisidir.
İslam medeniyetinin doğuş sürecinde iki temel kaynağı vardır.
VAHİY ve onu hayata aktaran HZ. Peygamberdi.yani KURAN VE SÜNNET.
Doğal süreçte ,yazılı kaynaklar,sanat eserleri, diğer medeniyetlerin yaşayan unsurları ve
onlardan yapılan tercümeler eklenmiştir.

İSLAM MEDENİYETİ ÖZÜ
İslam medeniyeti özü ,bilinebilir ve analiz edilebilir ve tarif edilebilir özü TEVHİD dir.
Çünküislam dininin ve İslam medeniyetinin en belirleyici özellik tevhiddir.
ALLAH a bağlı olduğumuz hakikatı kurulan medeniyetin özüne yarleştirilmiştir.

ÜNİTE 3

İSLAM MEDENİYETİ ÖZELLİKLERİ
- günümüzde iki medeniyet bölgesi ağırlık kazanmıştır.biri hristiyanlık ve Yahudilik
tesirindeki Batı Medeniyeti ikincisi İslam medeniyetidir.
- Doğuşu ve gelişimi esnasında İslam farklı dört medeniyet ve kültür alanı ile karşılaştı
1- roma (Bizans)
2- iran
3- hint4- çin
- ilme ve ilmi gelişmelere (ilim ,teknik,fen ve sanat ) açık olan İslam dini ,CEBALİ TARIK
boğazından ÇİN seddine kadar damgalrını vurdukları bir medeniyet meydana getirmişlerdir.
- Farklı tolumları kültür bakımından ayırt eden şey manevi değerler bütünüdür.
- İslam medeniyeti ,İslam dinin kabul edenlerin meydana getirdikleri ortak bir
medeniyetin adıdır.
- HZ.Peygamberle başlayan bu İslam medeniyetin kuruluş ve gelişmesinde Araplar ,
İranlılar , Türklerin payları vardır.
- VII yy başlayıp XIII yy. ortalarına kadar süren dünya medeniyet tarihi İSLAM
MEDENİYETİNDEN ibarettir.hem avrupanın hem ön asyanın en ileri ve medeni İslam
ülkeleridir.
- İslam medeniyeti KURAN VE SÜNNET ten aldığı ilhamla bir çok değer ortaya
koymuştur.
- ALLAH rızasını kazanmak için başkalarına yardım amacıyla VAKIFLAR kurulmuştur.
- Toplumun düşünce ve buna bağlı hareketlerinin şekillenmesinde etkenlerin başında DİN
gelir.

İSLAM MEDENİYETİ VE İLİM.
İslam kültür ve medeniyetin en önemli kaynağı kuranı kerim ilk ayeti ile oku mayı emreder.
İslami anlayışa göre ilim ve ibadet birbirinden ayrılmayan unsurlardır.
İlim olmadan ilerleme ve gelişmeden söz edilemez.
İslami eğitim ve öğretimin gayesi iyi ve dengeli insan yetiştrmek tir.
Kuranı kerimde ilimden bahsedip araştırmayı ve buna bağlı olarak tefekkürü teşvik eden birçok
ayet vardır.
- deki ,hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?
- Rabbim , benim ilmimi artır de!
- Şayet bilmiyorsanız ilim ehline sorun
- Kalem ve yazdıklarına yemin ederim ki,
XI.yyılın İslami ülkelerde ilmi hayatın gelişmesinin II dönemi olarak sayılır ve ayrı bir önemi
vardır.XI. asırdan itibaren sistemli bir eğitim ve öğretim yeri olarak medreseler,halkın dini ,
medeni, sosyal ve kültürel gelişmesinde faal olmuşlardır.XX.YY. kadar hizmet vermişlerdir.
XV. ve XVI . Osmanlı döneminde müsbet ve dini ilimlerin her alanı ile meşgul olan bilginlerin
meydan getirdikleri eserler sebebiyle bu asırlara TÜRK ASIRLARI denir.

İSLAM MEDENİYETİ VE ADALET ,HOŞGÖRÜ
- adalet sayesinde her türlü haksızlık ortadan kaldırılacak ,insanların sosyal yaşamdaki
güven duygusu yaygınlaşacaktır.
- İslamın önemsediği değerlerden biride hoşgörüdür.
- İslam tarihinde zorla İslamlaştırma gibi hareket görülememiştir.
- Müslümanların fethettiği topraklarda yaşayan hiç kimse zorla dine girmesine müsaade
etmez.- En dikkat çekici uygulama ENDÜLÜS tür.çok dinli çok kültürlü yapısıyla Müslümanlarla ,
Hıristiyanlar ve Yahudiler 8 asır huzur içinde yaşamıştır.
- Haksızlıkları önlemek için kurulan HILFÜ’L-FUDUL un üyesi hz. Peygamberimiz
döneminden beri insan haklarına büyük önem gösterilmiştir.
- Büyük İslam alimi MAVERDİ erdemli ve iyi insanların yemini anlamına gelen hılfül-fudul
anlaşmasına dayanarak onu cahiliye MEZALİM olduğunu kabul eder.
- Osmanlılarda bu makamlar Divanu humayun ,şeyhülislamlık(meşihat makamı),normal
mahkemeler,ihtisab ve ahilik teşkilatlar bulunmaktaydı.
- Osmanlıda günümüz sivil toplum örgütü olarak isimlendirilen ,sıkıntıya düşen insanların
haklarını korumak onlara yardım etmek üzere teşkilatlanmış VAKIF tır.

ÜNİTE 4 

İSLAM MEDENİYETİNİN DÜNYA MEDENİYET VE BİLİMİNE KATKISI
İSLAM MEDENİYETİNDE İLK İLMİ FAALİYETLER.

- İlk fetihlerden(ırak, Suriye ve mısır) hemen sonra ,üç halife döneminde başlamıştır.(632-656)
- İlmi faailiyetlerin yapıldığı yerler arsında mescitler,hicri 3 yy.da camiler, kitapçı
dükkanları,saraylar dır.
- emeviler döneminde 661-750 .hz. peygamber zamanından beri şifahi olarak nakledilen bilgiler
tedvin ve tasnif edilmeye başlanmıştır.bu çalışmalar neticesinde bugünki kaynaklarımız vucuda
gelmiştir.
- Abbasiler dönemi ilmi gelişlmeler açısından çok önemlidir.
- Mansur un ardından Mehdi , Harun Reşid , Me’mun , Mu’tasım ,Vasık halifeler devrini
kapsayan 750-847 tarihleri arasındaki dönem Abbasilerin ve İslam tarihinin ALTIN DEVRİ
sayılır.

ABBASİ DEVRİ İLMİ FAALİYETLERİ
Devlet reisi Harun Reşid
Oğulları Me’mun ve Mu’tasım ilme önem vermiştir.
- tercüme faaliyetleri Beytül hikmede devam etmiştir.Me’mun un 830 yılında
geliştirmiştir.burada fen ilimleri fakültesi, bir rasathane ve kütüphaneden meydana
gelmektedir.
- İslam ın ilk filozofu sayılan el- KİNDİ fizik alanında en çok anılan alimdir.
- Abbasi ler devri ilmi faaliyetler bakımından oldukça zengindir.
- Bu dönemde yetişen türk dünyasında kabul gören yada aslen türk sayılan
- Buhari kutubu sitte İslami ilimler
- Tirmizi ,nesai hadisçiler
- İmam Maturidi itikadi mezhep imamı
- Harezmi ortaçağ matematikçisi
- FARABİ : Aristo ve eflatunun görüşlerini İslam inancıyla uzlaştırmaya çalışan İKİNCİ
ÖĞRETMEN ünvanını almış
- İbn Sina tıptaki çalışmaları ve eserleri yüzyıllardır avrupada okutulur.MAVERAÜNNEHİR VE

HOROSAN DA İLMİ GELİŞMELER
- İran ın doğusundaki geniş araziye adını veren Horosan bölgesi maveraünnüheride içine
alarak bölgeye ad olmuştur.
- Türkistanda türk aileden yetişen FARABİ , önemli eseri Kitabul Musıkidir.
 Aristoya yakın ilim tasnifi yaptı İhsaul-Ulum
 Ve birçek alanda eser vermiş aristoya yaklaştığı için
ikinci öğretmen ünvanıve doğunun Aristosu ünvanını almıştır.
- KARAHANLILAR:balasagun ve kaşgar gibi şehirler ilim ve kültür merkezi haline
gelmiştir.
- Karahanlılar döneminde islamla beraber Türklük kültürüde gelimiştir
- Buhara ve Semerkant önemli iki ilim ve kültür merkezi olmuştur.
- Karahanlılardan günümüze ulaşan en önemli eser KUTADGU BİLİG (1070 de yazılmış)
Yusuf has hacip tarafından .SİYASETNAME mahiyetinde bir eserdir.Devlet Yönetme bilgisini
veren bir kitaptır.
- Kaşgarlı mahmud tarafından Bağdat ta yazılan DİVANU LÜGATİ’T-TÜRK tür.
- Türk mutasavvıf.

Alıntı...



İDARî VE SİYASİ KURUMLAR

5.ÜNıTE
 * ıslam Tarihinin önemli 3 kurumu; hilâfet, vezâret/vezirlik, Divân teşkilatıdır. *Vezirlik kurum olarak Abbasi halifesi Ebu’l - Abbas Abdullah es- Seffah’ın Hemedanlı Ebu Seleme Hafs b. Süleyman el -Hallah’ı göreve getirmesiyle başladı. *Kanuni Sultan Süleyman vezir-i azâm yerine sadr-ı azâm (sadrazam) ismi kullanıldı. *Osmanlı’nın son sadrazamı Tevfik Paşa’dır. *Divan Teşkilâtını kurumsal anlamda Hz.Ömer kurmuştur.Hilâfet: Birinin arkasından gitmek, onu temsil etmek, makamını almakHz.Peygamberden sonra Hz Ebu Bekir’in seçilmesiyle oluşan devlet başkanlığı kurumudur. *Hilâfet- devlet başkanlığına imamet, halifeye imam denilirdi.Namaz imamlığından ayırmak için imâmet-i kübrâ denilir.Devlet başkanlığı için emîru’l-mü’minînismi kullanılır. *Kur’an’da hilâfet kelimesi kullanılmamış, onun yerine halife, hulefâ, halâif kelimeleri kullanılmıştır. *ınsanın Allah’ın halifesi olması yaratılış amacıyla, yeryüzünün halifesi olması sorumluluk alanıyla ilgilidir. *Hilâfet, halife, emir, imam hadislerde devlet başkanlığı için geçen kavramlardır. *Hilâfetin saltanata dönmesi Emevi halifesi Muaviye’nin oğlu Yezid’i veliaht tayin edip biat almasıyla başladı.(675-676) *Hz.Peygamber’in AKABE BıATI siyasi liderliğinin kabulünü, MEDıNE SÖZLEşME Sısiyasi birliğini tamamlayan ve Medine ıslam Devleti başkanı olduğunu gösteren sözleşmedir. *Kur’an insanın halife yaratıldığını ve tüm insanların halifeliğe aynı şekilde muhatap olduğunu (Bakara 2/30) ayetiyle ifade eder. *Devlet halifelik görevini yerine getirmede önemli unsurdur. *Halife otoritesini Allah’tan değil idare ettiği halkın biatından alır.Sorumluluğunda denetime tutulur, belli göreve gelme yöntemi yoktur. * Hz.Peygamberden sonra Ensar Saideoğulları gölgeliğinde toplanıp Sa’d b. Ubade’yi halifeliğe aday gösterdiler. *Hz.Ebu Bekir hilâfetin Kureyşten olmasının doğru olacağı,Arapların ancak Kureyşlilere itaat edeceği sözü Hz.Peygamber’in hadisi gibi algılanıp “Hilâfetin Kureyş kabilesine âidiyeti “ halifelikte aranan ilk şart oldu. *Ensardan Beşir b. Sa’d Hz. Ebu Bekir’e ilk biat eden kişidir. *Hz.Ebu Bekir’in halife olarak yaptığı yaptığı ilk konuşmasının açılımı: “Ben Kur’an ve Sünnete uyduğum sürece bana itaat edin, bunlardan ayrılırsam beni uyarın.” *Hz.Ebu Bekir’den sonra Mescid-i Nebevi’de halkın biatı alarak Hz. Ömer ( Ömer b. Hattab) Müslümanların 2. halifesi oldu. *Hz.Ömer kendinden sonra halifelik için 6 aday ( Ehlü’ş- şûrâ) Hz.Osman, Hz.Ali,Abdurrahman b. Avf,Talha b. Ubeydullah,Sa’d b. Ebi Vakkas ve Zübeyr b. Avam’ı önerdi. Bunlar kendi arasında 3 gün içinde birini halife seçecekti, bu yönteme sonradan Ehl’ül- Hal’ ve’l-Akd seçimi denildi. *3. halife Hz.Osman, 4.halife Hz.Ali’dır *Asr-ı Saadet( 4 halife dönemi) yönetim şekli kendine özgüdür. *Hz.Ali’den sonra Kufeliler Hz.Hasan’a biat etti ve 5. halife oldu *”şam Emiri” sıfatını kullanan Muaviye Emiru’l- Müminîn olduğunu ilan etti. *Hz.Hasan intikam siyaseti gütmemesi, kendinden sonraki halifeyi şuranın seçmesi, kendi- ailesi için hazineden tahsisat bağlanması karşılığı halifelikten çekildi.Muaviye Kufe Mescidinde halkın biatını alıp halife oldu.Bu yıla birlik yılı ( 661) denilir.Emeviler Dönemi: Muaviye ile başlamış.Muaviye emîru’l- müminîn, halifetü Resûlillah yerine Halifetullah sıfatını kullanmıştır. *Muaviye halifeyi şuranın seçmesi maddesine uymayıp oğlu Yezid’i halife ilan etmiş, hilâfet Saltanata dönüşmüştür. *4 halife döneminde siyasi otorite ıslam Devletini korumak için kullanılırken Muaviye devleti “KABıLE” adına yönetti. *Kerbela olayı bölünmelere yol açtı ve Emevi hilâfeti sorgulandı.Ömer b. Abdülaziz’i diğer halifelerden ayıran 3 özellik ? 1)Hilâfette saltanatı kaldırıp seçim usülüne dönmek istemesi 2)Cuma Hutbesinde Ehl-i Beyte kötü söz söylemeyi yasaklaması 3)Devlet idaresine ehil kişileri getirip haksız- lüks uygulamalara son vermesidir.Abbasiler Dönemi: Ebu’l- Abbas Kûfe Camii’nde halıkın biatını alıp halife oldu.Hilâfet sonrası ilk hutbesinde ihtilal sonrası meşrutiyet bildirisi yayınlamış, hilâfetin kendi hakları olduğunu, Emevilerin halifeliği gaspettiğini, Emevi hilâfetini kendilerinin yok ettiğini anlattı *Ebu’l- Abbas çok kan döktüğü için “SEFFAH” ünvanını almıştır.  *Abbasilerin gerçek kurucusu olan Cafer el- Mansur kendini “Allah’ın sultanı” ilan edip şiddete başvuruyordu. “Fatımaya imamet caiz değilken, imamete nasıl mirasçı olunur?” Ehl-i Beytin Hz. Ali ve oğulları değil, Abbasoğulları olduğunu iddia etti. *Bağdat kadılığı ve başkadığı kabul etmeyen ımam-ı Âzam-ı hapsettirip kırbaçlattırdı.ımam-ı Âzam Ebu Hanife’yi Bağdat inşasında tuğla kontrol işini kabul etmek zorunda bıraktı. Mutezili görüşünü hilâfet politikası haline getiren hangi Abbasi halifesi hangi büyük âlimi niçin hapsettirip kırbaçlattırmıştır? Me’mun Ahmed b. Hanbel’in “Kur’an mahluktur.” Demesini bahane edip hapsettirip kırbaçlattırmıştır. Asıl nedeni; halifenin kabul edilmesini istediği ve devletin ideoloji haline getirdiği görüşü reddetmesiydi. *Emeviler döneminde kullanılan Hâlifetullah tabiri Sultânullah’a döndü *Abbasilere devlete, siyasete, orduya Arapların egemen olması yıkılışını hazırladı. *Selçuklular 17 ocak 1055’te Kâim Biemrillah’ı Büveyhilerden kurtardı.Tuğrul Bey’e minnettar olan halife Tuğrul Bey’inde adını hutbelerde okutulmasını istedi.Törenle taç giydirip, kılıç kuşatıp Tuğrul Bey’e Sultânü’l- Mağrib ve’l- Maşrık ( Doğunun ve Batının Hükümdarı) ünvanını verdi.  *Endülüs Emevileri 3. Abdurrahman Dönemine kadar halife ünvanını kullanmadı. *3.Abdurrahman 929’da “Nâsır lidînillah( Allah’ın dininin yardımcısı) ünvanıyla kendini halife ilan etti. *Fatımiler, kendisini Resulullah’ın kızı, Hz.Ali’nin eşi soyuna bağladılar.Abbasilere göre halifede bulunacak şartlar; 1)ıçtihat yapabilecek kadar ilim sahibi, adil ve adaletli 2)Dini koruyup yayacak,devleti iyi idare edecek siyasi görüşe sahip 3)Görevini yapmaya engel bedeni özrü bulunmayacak 4)Erkek, hür ve akıllı , Kureyşe mensup olacak Hâlifelik Alâmetleri;  1) Resmi törenle “ BÜRDE” denilen Hz.Peygamber’in hırkasını giyerdi. 2)Hz.Muhamed’i taklit mühür kullanırlar 3)Tahtta ve minberde ellerine asâ alırlar .4)Hutbelerde isimleri okunup kendilerine dua edilir. 5)Kendi adlarına “ SıKKE” (Para bastırırlar) kestirirler. 6)”TIRAZ” kendi için yapılmış özel işaretli elbiseyi giyerler. Osmanlı DönemiOsmanlı Sultanının “halife” kabul edilmesiyle iligili 2 yorum vardır. 1)Osmanlı Sultanları Osman Bey’den itibaren halifedir.Osman Bey Karacahisar’ı fethedince kılınan ilk Cuma ve bayram namazlarının hutbesi kendi adına okunmuştur. *Kanuni Sultan Süleyman’ın yazdığı “Halâsü’l-Ümme fi Ma’rifeti’l-Eimme” eserinde Sultan Süleyman’ın zamanının imamı olduğu yazar.  2) Osmanlı Sultanlarının halife olması Yavuz Sultan Selim’le başlar.Mısır’ı fethedince “ Hâdimü’l- Harameyni’ş-şerîfeyn” ünvanıyla dönemin halifesi 3. Mütevekkil Allah’tan halifeliği teslim almıştır. *Osmanlı halife ünvanını resmi olarak 3. Abdulhamit’in 1727 yılı ıran’lı Eşref Han’la imzaladığı anlaşmada kendini “bütün Müslümanların halifesi “ olarak nitelendirmesiyle başlamıştır. *Osmanlı sultanının halife ünvanı 17 Temmuz 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması ile uluslar arası boyuta taşındı. *Osmanlı sultanlarından halifeliğe en çok önem veren, devleti kurtaracak unsur olarak gören 2. Abdulhamit’tir. Kanun-i Esasi’ye “ Padişah hazretleri halife olarak ıslam dininin koruyucusu ve bütün Osmanlı vatandaşlarının hükümrânıdır” maddesini ekletmiştir. *1 kasım 1922’de saltanat hilâfetten ayırıp saltanatı kaldırdı. ısmet ınönü’nün ve Seyyid Bey’in “hilâfetin şerî mahiyeti” tartışması sonucu 3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı. Seyyid Bey’in hilâfetin şerî mahiyetiyle ilgili konuşma metninden 3 cümle?  1)”Hilâfet hükümettir,doğrudan millet işidir 2)Halife tayininin amacı zalimin zulmünü ortadan kaldırmaktır. 3)ıslam’da ruhanî hükümet yoktur, ıslam’da dini- idari teşkilât yoktur. Vezirlik1)Vizr Kökünden: ağırlık anlamındadır 2)Ezr Kökünden: Sırt demektir.  3)Vezr Kökünden: Sığınak demek. VEZıR: Padişahın işini yüklenip hükümdarlıkla ilgili konuda idaresiyle yardımcı olan kimsedir. Vezir Kur’an da yardımcı ( Tâhâ 20/29) ve sığınak (kıyâmet 75711) manasında kullanılmıştır.  *Vezirin makamına vezaret- vezirlik denir.Osmanlı’da vezir- Paşa’dır. *Vezirliğin kaynağı Kur’an, Hadis ve Maslahat’tır. *Hükümdarların kendine vezir tayin etme hakkı vardırAbbasiler Dönemi: Abbasi halifesi Ebu’l- Abbas vezirlik kurumunu ıslam’a taşımış, ılk vezir de Hemedanlı Ebu Seleme Hafs b. Süleyman el- Hallâl’dır. *Abbasilerde 2 çeşit vezirlik vardı.  1) Tefviz Vezirliği: veliaht tayini, memur azli ve görevden alma yetkisi dışında bütün işleri halife adına yapardı.ıcrâî bakanlığa benzer.Bu vezirliğe atanacaklarda nesep hariç tüm şartlar bulunmalıdır. 2) Tenfiz Vezirliği: sadece görev alanı konularından sorumludur.Devlet Bakanlığına benzer. Vezir sultan ve devleti yönetiyorsa; tefviz vezirliği, sultan işi bizzat kendi yapıyorsa tenfiz vezirliğidir.  *Abbasi hilâfeti Büveyhilerin eline geçince vezirlik babadan oğla geçmeye başladı. Benî Fuat 50 yılda 4 vezir çıkarmıştır.*Endülüs Emevilerinde vezire” vezir, hâcib” de denilmiştir. *Sâmâni, Gazneli, Karahanlılar vezire “ Hâce-i Büzürg” de demişlerdir.*Selçuklular “ Sâhib, hâce, lala, atabek” isimler verilir “ Menşûr-ı vezâret” sultan fermanıyla tayin edilir.Vezirlik alâmeti olarak altın divit, tac veya külah ve kılıç verilir hil’at giydirilir.Osmanlı Dönemi: vezirlik Selçukluların devamı niteliğindedir. *ılk vezir ulemâ sınıfından Alâeddin Paşa’dır. *Vezir sayısı 1. Murat zamanında 2, 2. Murat zamanı 4, Kanuni zamanı 7’ye çıkmıştır. *Vezir-i azâma “ulu vezir” ve “mühr-i hümâyun”denir. Görevi tefviz veziriyle aynıdır.  *Fatih Dönemine kadar vezirler köklü Türk ailesinden tayin edilirken Fatih vezirleri devşirmelere tahsis etti. *Vezir-i azâmın görev süresi başarı ve hükümdarla ilişkisine bağlıdır.Vezirler belli süreliğine tayin edilir. Süresi dolupta görevi yenilenirse ıBK , başkasına verilirse TECVıH görevi yenilenenlere ıBK BERATI verilir.  *Kanuni Sultan Süleyman dönemiyle vezir-i azâma ;sadr-i azâm,sadr-ı âli, sadâret-penâh denir.Sadrâzamlık 1922 saltanatın kaldırılmasıyla son Osmanlı sadrâzamı Tevfik Paşa’nın istifasıyla bitti.Vezirlerin özellikleri, görev ve yetkileri için syf 105- 106 bakınız.Divanlar: Hz.Ömer devlet hazinesini düzene koyup , ordu ve savaşa katılanları kayıt altına almak için 641’de Divan teşkilâtını kurdu.Bu divana “Divânü’l-Atâ” adı verilir. *Hz.Ebu Bekir Döneminde atıyye ( gelir) eşit şekilde dağıtılırken, Hz.Ömer bu uygulamayı değiştirip ödemede Peygamber’e yakınlık,fetihlere katılma vs.ölçütleri esas almış. *Hz.Peygamber ve Hz. Ebu Bekir döneminde gelirin Beytü’l- mâl’de biriktirilip atıyye adıyla yılda bir, yiyeceklerin erzak adıyla ayda bir dağıtılması ve gelir- gider divan defterine kaydedilmesi kararı alındı. Emevilerde Divan: Divânü’l-Harâc: şam’da Toprak vergisi takdiri ve toplanması Divânü’r- Resâil: Devlet Başkanlığının resmi yazışmasından sorumlu Divânü’l- Hâtem: Resmi yazışmaları mühürleyip arşivlemek  Divânü’l- Berîd: Posta işleri, Abdü’l- Melik bu divanı düzenlemiş Divânü’l- Cünd: Belli aralıkla nüfus sayımı yapmak. Divânü’n- NafakâtHazine masraf hesabını tutmak. Divânü’s- Sadakât: Zekat- öşür işini yürütmek. Divânü’l- Müstegallât:Devlete ait taşınmazları halka kiralama Divânü’t- TırazSancaktar, bayrak, resmi elbise yapımı.Merkez dışı her bölgede Harâc, Resâil,Cünd divanları vardı.Abdü’l- Melik 700 yılında divan defterlerinin Arapça tutulmasını istedi.

Abbasilerde Divan:Emevilerdekine ek olarak

Divânü’t- TevkiResâil divânıyla aynı göreve sahiptir. Divânü’l- MezâlimÜst düzey bürokrat şikâyetlerine bakar.Temyiz Mahkemesine benzer. Divânü’l-Ezimme: Devlet gelir- gider görevini teftiş eder. Divânü’l- Müsâdere:Devletin el koyduğu malları yönetir. Divânü’l-Ceyş:Devletin asgari işlerine bakar. Divânü’d-Dıyâ:Devlet arazisi, sahış arazisinin öşürünü toplar. Divânü Beytilmâl:Devlet hazinesinin idaresiyle ilgilenir. Selçuklularda Divanı:Tüm devlet işlerinin yürütüldüğü BÜYÜK DıVÂN, “DıVÂN-I AL” “DıVÂN-I VEZÂRET” denir ve buna bağlı 4 divân vardır.  Divân-ı ınşâ: Divân-ı tuğra da denir.devletin haberleşme işleriyle Divân-ı ıstifa:Devletin mâli işleriyle Divân-ı ışraf:Mâli- idarî işleri teftiş etmekle Divân-ı Arz:Askeri işleri yürütmekle görevlidir.Divân-ı Berîd: Devletin posta işiyle ilgili, Büyük Divâna bağlı değildir Osmanlıda Divan:Osman Gazi’ile var olan divân, Orhan Bey zamanında kurum haline geldi. Selçukludaki Büyük Divânın yerini aldı.Divânü Hümayun’a geçiş 2. Murat Dönemi başlayıp Fatih Dönemine tamamlanan süreçte olmuştur. Divân-ı Hümâyun:Fatih Dön. Kadar Padişah- vezir-i azâmlar başkanlık etmiş, Fatih Dön.’de Padişahın başkanlık etme yetkisi kaldırılmıştır.Burdan çıkan kararlara HÜKÜM denir.Köprülü Mehmet Paşa zamanında etkinliğini kaybedip Sultan 2. Mahmut Dön.’de Yeniçeri ocağının kaldıırlmasıyla Meclis-i Vükelâ,Meclis-i Has adıyla kabine sistemine geçildi. Divân-ı Âsafi ( ikindi Divânı):Sadrazam başkanlığında ikindi toplanır Ayak Divânı:Acil işler için padişahın isteğiyle kurulurGalabe Divânı:elçi kabulü sonrası yapılır Cuma Divânı:sadrazamın şeri ve örfi davalara baktığı divândır.Çarşamba divânını Cuma divânı ölçeğinde açıklayınız Çarşamba Divânı; sadrazamın ıst.Halkının şeri- örfi davasına bakmak için kendi divanhânesinde yaptığı divândır.




İSLAM MEDENıYETİNDE SOSYAL DAYANIşMA VE VAKIFLAR
6.ÜNıTE

Zekat: Mâli ibadettir.ıslam’ın 5 temel esasından biridir.Akıllı, büluğa varmış,hür olup nisap miktarından fazla malı olan her Müslümana farzdır.
*Kur’an’da 28 yerde müstakil, 6 yerde namazla birlikte geçer.
*Yerine getirilmediğinde büyük günah, inkâr edildiğinde ıslam’dan çıkmış saydıracak kadar ruhî vergidir.
*Kur’an’da (Tevbe9/60) “Zekâtlar, Allah’tan bir farz olarak yoksullara, düşkünlere, onu toplayan memurlara, kalpleri Müslümanlara ısındıracaklara verilir; kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalanların uğrunda sarfedilir.Allah bilendir, hâkimdir.

Zekât almaya hakkı olan kimlerdir?
1- Fakir ve yoksullar2-Düşkünler3-Âmiller (zekât işinde çalıştırılanlar)4-Müellefe-i kulûb ( kalpleri Müslümanlığa ısındıracak olanlar)5-Kölelikten kurtulacak olanlar ( er-Rikâb)6-Borçtan kurtulacaklar (el- Gârimîn- borca batmış kimse)7-Allah yolunda çalışanlar8-Yolda kalanlar (yol oğlu) 
* Bu ayet Medine’de inmiştir, zekât hicretten sonra farz kılınmıştır
.Borçlular 2 kısımdır. şahsen borçlu olanlar, toplum yararına borçlu olanlar.Hiçbir kastı olmadan birinin ölümüne sebep olup tazminat ödemek zorunda kalanlar; şahsen borçlu olanlardır.Müslüman ve gayrimüslimler arasında huzur- sükûneti sağlamak için tazminatla borçlanan, borcunu ödeyip geride nisab miktarı parası artmayanlar toplum yararına borçlananlardır.
Fakir: 
ıhtiyaç sahibi olup istemekten çekinen, hiçbirşeyi olmayan yoksul kimselerdir.
Miskin: Zillet içinde dilenen, sağlıklı da olsa ihtiyaç içinde kıvranan , çalışmaya gücü yettiği halde kendine yetmeyecek kadar az malı olan fakirler, gayrimüslimler bu gruptadır.

*Namaz ferdi ibadet, cemaatleşmek için vesiledir
*Hac daha büyük cemaatin oluşmasına olanak sağlar.
*Oruç ferdi ibadet, insanın nefsini eğitip kendi dışındakileri düşünmesine imkan sağlar.

Vakıflar niçin ve hangi amaçla yapılmıştır?
Günlük hayatla bağlantılı, sosyal hayatta etkisi olan vakıflar iyi gelecek,dünya-ahiret mutluluğu,adını öldükten sonra da yaşatma, cennet nimetini elde edip cehennem azabından korunma,Allah’a yaklaşma amacıyla yapılmıştır.
Vakıf:ınsanların köy, kasaba, şehir vs. yerleşim merkezi kurup geliştirmesinde rol oynamıştır.Vakıf: durma, alıkoyma, ayırma, bağlama anlamına gelir.
*Istılahta; bir malı satılmamak şartıyla hayır kurumuna bağışlama.
*ıslam hukukunda;” Menfaatı ibâdullaha ait olmak üzere bir aynı Cenab-ı Hakk’ın hükmünde olarak temlîk ve temellükten ile’l-ebed habsetmektir.”
*Vakıf - mevkûf, çoğulu evkâf- vukûf olarak gelir.Aynı zamanda ihtisab, tahbis, tesbîl anlamlarına da gelir.
*Vakıf yapan- kuran kişiya vâkıf denir.
*Çok sayıda vakıf vardır ama aslında vakıflar fakir, muhtaç, dul ve yetimlerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuştur.
*Vakıf eserlerinin mahiyeti, dini ve ilmi gayeler ile sağlık ve sosyal hedeflere yöneliktir.
*ılk vakıf ıbrahim (as) Kâbe-i Muazzamanın vakfedilmesiyle başlar.ıskenderiye kütüphanesi,Kudüs havuzları,Zemzem kuyusu, yollar, köprüler birer vakıftır.
*Hz.Ömer’e ait Semğ arazisindeki hurmalık vakıf satüsü taşıyan ilk işlemdir.

Hz.Peygamber’in sağlığında kurulan vakfın amacı neydi?
Hz. Peygamber’in sağlığında Fedek, Kureyza, Nadr, Hayber’deki arazilerdeki hurmalık gelirlerinden hanımlarının nafakası işçilerin ücretlerini tahsis eder.
ımaret: Kısaca “aşevi “ geniş anlamda; külliye kapsamına giren, cami, medrese, bîmârhane,kervansaray, mektep vs. faydalı tesislerdir.ış bulma imkanı da sağlar.*”Mâhi’n-Nukûş Fatih külliyesi binasındaki duvar yazılarını temizleyen görevlidir.
İslam Dünyasında sağlık kurumları hangi adlarla anılmıştır?

Dârüşşifâlar: 
Dâru’s- Sıhha, Dâru’l- Âfiye, Dâru’r-Râha, Dâru’t-Tıb, Mâristan,Bîmârhâne, Tâbhâne, şifâiye vb. *Abbasiler devrinde kurulmaya başlamış, ilk örneği Tolunoğlu Ahmed’in Mısır’da yaptırdığı ( 875) dârüşşifâdır.
*Selçuklular dön.de şam, Bağdat, Mardin ve Musul’da yapılmıştır.
Başlıcaları; Kayseri- Gevher Nesibe, Sivas- ızzeddin Keykâvus, Divriği- Turan MemlikKonya DârüşşifâsıÇankırı- Atabey Cemâleddin Ferruh, Bursa-Yıldırım, ıstanbul- Fatih, Edirne- Bayezid, ıstanbul- Haseki Hürrem Sultan, Manisa- Hafsa Sultanıstanbul- Sultan Ahmed.*Sıcaklarda insanların su ihtiyacını karşılamak için kurulan vakıflara Su bendi denir.Kervansaray: Ribatların devamıdır. Yol emniyetini sağlardı.
Ribat nedir? Fonksiyonları hakkında ne biliyorsunuz?
İ
şlek yol,konak yeri ve ticari merkezlerde yolcu ve binekleri barındırıp kervanları dinlendirmek için yapılan kervansaray- han tabirine ribat denir.Ortasında havuz olan , 2 katlı müstahkem binalar halinde yapılır. Yol emniyeti ve huzuru sağlar.



İKTİSADİ KURUMLAR

7.ÜNıTE * Medeniyetler maddi- manevi olmak üzere 2 unsurdan oluşur. İslam Medeniyeti her iki unsuru da bünyesinde taşıyan medeniyettir. *İslam Medeniyetinde konuları dini, idari, iktisadi, adli, ilmi ve siyasi vs. ayırmak mümkün değildir. İslâm Kurumlarını kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün müdür? Başka örnekler düşünün.Mümkün değildir.Adli işlerden sorumlu kadı, beldenin valisi,belediye başkanı,garnizon komutandır. İslam Medeniyetinde varlığını devam ettiren iktisadi kurumlar: 1) Beytülmal 2)Divan 3)ıhtisab 4)Vakıf 5)AhilikBeytülmal: Mal evi anlamındadır. Devlete ait hertür mal varlığı ve gelirlerin toplandığı, harcamaların yapıldığı,haklara ve borçlara ehil bağımsız kurumdur. *Teşkilâtlı Mâli kurum olarak ortaya çıkması; Hz.Ömer’in hilâfeti dönemindedir. *Medine Döneminde devlete ait ilk önemli gelir; Bedir Savaşı’ndan elde edilen ganimet ve fidyelerdir. *Beytülmalın ilk temelleri Hz.Peygamber Döneminde atılmıştır. *Asr-ı Saâdette Hz.Ömer, Bilal-i Habeşi, Ebu Ubeyde b.Cerrah, Muaz b. Cebel’de Beytülmal görevlisidir. *ıslam dünyasında vergiler ıslam’ın ana kaynağına göre şer’i ( tekâlif-i şer’iyye) ve zamanın ihtiyacına göre örfi ( tekâlif-i örfiye) olarak 2’ye ayrılır. Beytülmalın gelir kaynağı 3’e ayrılır: 1) Müslümanlardan tahsil edilen tüm vergiler 2) Gayrimüslimlerden alınan vergiler ( Fey) 3)Savaşta düşmanlardan alınan ganimetler *Vergi, kamu hizmetinin düzenli devam etmesi için şarttır. *ıslam,toplumun bazı ihtiyacına karşılık verecek nevâib diye adlandırılan vergi geliştirmiştir. *Aynı devlette yaşayan vatandaşlar Müslüman- gayrimüslim olmasına göre vergi verir.Bir arazinin öşri- haraci olmasında rol oynayan en büyük etken;ımam Ebu Yusuf’un dediği gibi arazi sahibinin dinidir.*Müslüman Devlette mülkiyeti devlete ait, kullanım hakkı vatandaşa verilmiş araziye emîrî- mîrî arazi denir.Müslümanlarla ılgili Vergiler: 1) Zekât: Sadaka anlamına da gelen zekât;ziyadelik, temizlik,güzel zikir anlamındadır.Medine Döneminde farz kılınmıştır. ıbâdet anlamı taşıdığından Müslüman olmayanlar bununla mükellef değildir.zekâta para, ticaret eşyası konu olur. 2) Öşür:Zirai ürün vergisidir. Onda bir, on cüzde bir anlamı taşır.Öşür oranı elde edilen ürün ve insan emeğine göre değişir.ıbâdet manası olduğundan gayrimüslimler yükümlü değildir. Müslüman Olmayanlarla ılgili Vergiler:  1) Cizye: Müslüman olmayan vatandaştan askerlik hizmeti karşılığında alınır.Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve din adamları yükümlü değildir.Yılda 1 kez alınır, mâli duruma göre fakir, orta halli, zengin 3 sınıfa ayırır. 2) Haraç: Arazi-i Haraciye, arazi vergisidir.Haracu’l-araz da denir 2 kısma ayrılır: 1)Harac-ı mukasem, 2) Harac-ı muvazzaf’tır. İslam Dünyasında Beytülmalın gelişme kaydettiği dönem? Hz.Ömer Döneminde gelişme kaydetmiştir. DıVAN: Sasani ımparatorluğundaki kavram olarak Arap diline geçti. Devlet idaresindeki idari, askeri, mali vs. işlerin yerine getirilmesinde kullanılan defter , mecaz olarak bu defter ve memurların bulunduğu yer anlamına gelir. *Hz.Peygamber’in vahiy katiplerine bakarsak ilk divan o zaman oluştu. *Hz.Ömer divan defterini Arapça yazdırmak için Akil b. Ebi Talib, Mahreme b. Nevfel ve Cübeyr b. Mut’im’i görevlendirdi. İslam Dünyasında ilk divan ne zaman ortaya çıktı? İlk divan teşkilâtı Hz.Ömer döneminde , Hz.Ömer’in fey geliri dağıtımı için 641’de kurduğu teşkilâttır. *Emeviler Dönemi divan çeşitliliği bakımından zengin.Kurulan 4 divan; 1) Ganimet ve ordu saymanlığıyla ilgili divan 2)Vergiler divanı 3)Cibayet ( Harac vergileri) divanı 4)Devletin gelir ve giderlerini kontrol eden divan *Abbasiler döneminde divan sayısında artış olmuş. Divanü’l- harac ( hem gelir- vergi tahsili, hem de gerekli yere harcama yapan dairedir. *Selçuklularda divan-ı istifâ veya divanü’z-zimam ve’l-istifâ adını alan bu divandan sorumlu devlet adamına sahib-i divan istifâ veya müstevfi denir. Maliye Bakanlığına benzer. *Selçuklularda divan-ı işraf adlı bir divan daha vardı.Bunun başındaki görevliye müşrif- sahib-i divan-ı işraf denir. *Osmanlıda Osman Gazi zamanında divan ortaya çıkmış, Orhan Gazi zamanında kesinlik kazanmıştır. *Osmanlıda defterdarlık da vardı, mâliye teşkilâtının başıydı. *Fatih Kanunnamesinde defterdarların adı geçtiğine göre 14.yy sonu 15.y başında da bu kurumun olduğu görülür. 2. defterdarlarda Fatih döneminde kurulmuş,Biri Rumeli, diğeri Anadolu mâli işlerine bakmış ; ama yetki bakımından Rumeli defterdarı başdeftardır. *Defterdarlık müessesesi 1841’de Mâliye Nezareti adını aldı.Selçuklulardaki divan-ı istifâ günümüzdeki hangi bakanlığa benzer Maliye Bakanlığı’na karşılık gelir. İHTıSAB ( HıSBE) : İyiliklerin yapılmasını sağlayıp, kötülüklerin yapılmasına engel olmak ( emr bi’l- ma’ruf ve nehy ani’l- Münker) amacıyla kurulmuştur. Başında Muhtesib, ihtisab emini, ihtiab ağası gibi görevliler bulunur. *Hz.Peygamber’in Medine hicreti döneminden beri vardır; ancak Hz.Ömer’in hâlifelik Döneminde teşkilâtlı hale geldi. *Bâcın sağlam kurallara bağlanması Fatih Sultan Mehmet döneminde. Muhtesibin görevleri:  1) Ekonomik- sosyal hayatla ilgili olanlar 2) Dini hayatla ilgili olanlar 3) Adli hayatla ilgili olanlar Osmanlı Toplumunda Muhtesibin görevi;  1)Esnafın kontrolü 2) İşyeri açma ruhsatı vermesi 3) Devlet adına vergi toplaması 4) Vergi gelirini gereken yere harcamak 5) Mürûr tezkirelerini kontrol etmek 6) Kıyafetle ilgilenmek 7) bunlar dışındaki diğer görevlerle ilgilenmek *Muhtesib,kadı- divanın tesbit ettiği fiyatların uygulanıp uygulanmadığını kontrol eder,satış yerini teftiş eder, lonca üyelerinin tabi olduğu ihtisâb rüsûmu denen vergilerin toplanıp toplanmadığını denetler.  *Muhtesibin farklı esnaf üzerindeki etkinliği;  1)Kola çıkmak 2) Fiyat tesbit ve kontrolü ( narh) 3) Esnafın yasa karşısındaki tutumunu araştırmak. *Osmanlı Devlet Teşkilâtındaki köklü değişmeler 2. Mahmut zamanında yapıldı. *16 Ağustos 1855’te ihtisâb Nezâreti ortadan kalktı yerine şehremaneti kuruldu.  İhtisab kurumu ne zaman tam teşkilâtlı müessese haline geldi? Hz.Peygamber Döneminde kuruldu, Hz.Ömer döneminde Teşkilât haline geldi. VAKIF: Allah rızası için maddi durumu iyi olan kimseler tarafından kurulan ihtiyaç sahiplerine yardım sağlayan kuruluştur. *Sadaka-i câriye; yoksulların acılarını hafifletmek,misafir ağırlamak vs. hizmetleri yapıyordu. *İnsanların ıslam’a girmesini sağlamak amacıyla Anadolu Selçukluları zamanında ünlenen Altun-aba vakfı meşhurdur.  *Her vakfın vakfiyesi (hukuk senedi), vakıftaki şartların nass gibi algılanması vs. vakfın önemini gösterir. *Mütevelli-i vakf nazırların ilki Hz.Peyegamber tarafından vakfedilen Fedek arazisi için tayin edilen Hz.Ebu Bekir’dir. *Emeviler Döneminde vakıfları vâkıf mütevelliceleri yönetirdi. Genel kontrol emiru’l- mü’minin olan halifeye aitti. *Abbasiler Döneminde bu işi halife adına kadılar yaptılar. *Abbasi dönemi hukukçusu el- Mâverdî el- Ahkâmu’s- Sultaniye eserinde vakıf mallarını korumakla görevli mahkemelerden sözeder. * Vakıf müessesi hicri 2. ve 5. asırlar arası gelişme gösterdi. *Abbasiler döneminde kâdi’l-kudât , nakib, âmil, mütevelli, müşrif, muhasıb yardımıyla vakıfları yönetip denetliyordu. *İlk evkaf nâzırı; Sinan Paşa’dır. *Çelebi Sultan Mehmet devrinde Cemaleddin Mehmet Çelebi hâkimu’l-hukkâmil- Osmaniyye ünvanıyla vakıflarla ilgili umumi işler nazırlığına getirilmiştir. *Mısır, Suriye, Arabistan ve Kuzey Afrika’nın Osmanlı’ya geçmesinden sonra buradaki vakıflar 1587’de Harameyn Evkaf Nezâreti’ne bağlandı * Anadolu ve Rumeli vakıfları idaresi 1826’da Evkaf-ı Hümayûn Nezareti’ne bağlandı. Evkaf Nezâreti’nden önceki Nezâretler 1) Harameyn Nezâreti 2)Vezir Nezâreti 3)şeyhülislâm Nezâreti 4) Tophane Ümerası Nezâreti 5) ıstanbul Kadıları Nezareti *Evkaf-ı Hümayun Nezâreti 3 mart 1924’te başbakanlığa bağlı genel müdürlük haline geldi. Vakıflar Umum Müdürlüğü kuruldu. AHıLıK: Fütüvvet geleneğinden esinlenilerek ortaya çıkan ahilik, Arapça kardeşim anlamındaki ahî kelimesinden gelir. *Abbasi halifesi en-Nâsır Lidinillah rehberliğinde kurulmuştur. *Anadolu’daki kurucusu şeyh Nasiruddin Mahmud’dur.Ahi Ervan ismiyle şöhret bulmuştur. *Esnaf- sanatkarı birlik etrafında toplayıp sanat- ticaret ahlâkını,üretici- tüketici menfaatlerini güven altına alıp onlara yaşama ve direnme gücü vermeye çalışmıştır. *1.Alaeddin Keykubat Döneminde Ahi Ervan büyük destek görmüştür. *İlk kez Kırşehir’de 13.asırda kurulmuştur sonra Anadolu’ya yayılmıştır. *Ahiliğin nizamnamelerine Fütüvvetname denir.  *Fütüvvetnameye göre teşkilat mensuplarında bulunacak vasıflar;Vefa, doğruluk, emanet, cömertlik, tevazu, nasihat, doğru yola sevketme, affedici olma ve tevbedir.Meslekten atılmayı gerektirecek vasıflar;ıçki, zina, yalan, gıybet, hile vs.. Meslekten atılma “pabucu dama atıldı” uygulamasıyla gerçekleşirdi. Pabucu dama atılan esnaf artık o mesleği yapamazdı.
EğİTİM-ÖğRETİM KURUMLARI

8.ÜNıTE*

 
Mescid-i Nebevinin inşasıyla okuma- yazma seferberliği yaşanmış, okur-yazar oranı artmış.
Bedir savaşı sonrasında çok sayıdaki çocuğun okuma- yazmayı öğrenmesine yol açan uygulama?
 
Bedir Savaşı (624)’ında ensarın Kureyşten 70 kişiyi esir alması, her esir başına 4.000 dirhem fidye istemesi, fidyeyi ödeyemeyen lerin 10 Medineli çocuğa okuma-yazma öğretmesi şart koşuldu.Bu sayede okur- yazar oranı arttı.

 
Asr-ı Saadette ılköğretim: Yazı yazmanın öğretildiği yer ( mekteb- küttâb) tabiri kullanılırdı. 2 tür küttâb vardı. *ılk dönem küttâblarda ders veren öğretmenler Yahudi, Hristiyandır.Dini bilgilerin verilip verilmediği şüphelidir.  Râşid Halifeler Döneminde ılköğretim: Hz.Ebu Bekir siyasi, askeri alanla ilgilendiğinden eğitimle ilgili faaliyete fırsatı olmamıştır. *Hz.Ömer Döneminde Kur’an’ın öğretilmesi için ülkenin her tarafına mektepler açılmıştır.Başına da maaşlı öğretmen tayin etmiştir.
*Hz.Ömer içte devletin kurumsallaşıp teşkilâtlanmasını sağlamış, dışta giderek genişleyen fütühata imzasını atmıştır.
*Hz.Osman ve Hz.Ali siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle eğitime fırsat bulamamışlardır.

Emevî ve Abbasî Dönemlerinde ılköğretim:
 Emeviler ( şam Emevileri) iç-dış savaşlar, göçebelikten yerleşik hayata geçiş, Yunan- ıran kültürüyle irtibatı çok olmasına rağmen mektepler sistemi kurulamamıştır.Abbasiler Devriıslam medeniyetinin müspet ilim alanındaki en parlak devridir. 830 yılında Bağdat’ta Abbasi halifesi Me’mun Beytü’l- Hikme’yi kurmuştur.
Abbasiler Devrinin en önemli kurumu olan Beytü’l- Hikme’de ne tür faaliyetler gerçekleştirildi ve hangi birimlerden oluştu
? Değişik ilim dalına ait eser tercümesiyle başlamış,giderek ilim akademisi hüviyeti kazanmıştır.Beytü’l- Hikme’nin bünyesinde tercüme birosu, kütüphane ve rasathane bulunur. *Endülüs Emevileri de Başkent Kurtuba başta ülkenin değişik şehirlerinde medreseler vardır.Selçuklular Döneminde ılköğretim: ıslam medeniyetine kazandırdığı en önemli kurum medreselerdir.Alp Arslan Devrinde 1067’de vezir Nizamülmülk’ün Bağdat’ta yaptırdığı “Nizâmiye Medresesi” eğitimde çığır açmıştır. *Sağlanan asayiş, sosyal refah, sultanların ûlemaya hürmeti, Moğol ıstilasından kaçan âlim, şair vs. bu topraklara gelmesi Selçukluların itibarını arttıran nedenlerdir.
Osmanlılar Dönemi: 
Selçuklu birikimi üzerine yükselmişlerdir.Sıbyan Mektepleri: Önceleri muallimhane ve mektep kelimesi kullanılmakla birlikte “mektebhâne, dâru’t-ta’lim,mahalle mektebi, beytü’t-ta’lim,küttâb “denilmiştir.
*Mekteplerde 
muallimler vardı, muallimlerin göreve gelmesi için ıbtidâ-i Hâric, Hareket-i Hâric medresesinden mezun olması yeterliydi.
*ıffetli, dindar olmasına da özen gösterilir, görevinden azli olmadığı sürece hayat boyu aynı görevi yapabilirdi. * Muallimlere yardımcı 
halifeler vardı.
*Mektepler daha çok fakir ve yetimler için açılırdı ; ama maddi durumu iyi olmayanlarda burada okuyabilirdi. *En önemli ders Kur’an’dır.Ders olarak dilbilgisi, gramer, yazı, fıkıh/ilmihal, edep/ahlâk, aritmetik öğretiliyordu.
*Mektep dışında benzer uygulamalar cami ve mescitlerde veriliyordu.
*Sıbyan okullarını ıslah için 1868’de ıstanbul’da Daru’l- Muallimin –i Sıbyan açılıp yetiştirilecek öğretmenler konusunda önemli adım atılmıştır.
*1869’da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizânnamesi ile yenilikleri uygulamak için sıbyan okulu dışında ibtidai okullar açmak ve muhafazakar zumrenini dikkatini çekmek için usûl-i cedid ders veren duruma getirme amacı güdülmüştür.
*
2.Abdülhamit dönemindeki Kanun-i Esasi ile kız- erkek çocuklarına ilköğretim mecburi hale geldi. *1879’da Maarif teşkilâtında değişik yapılıp Mekatib-i Sıbyaniye dairesi kuruldu.
*
2.Mahmut’un 1824’te çıkardığı Talim-i Sıbyân Hakkında Ferman dinin öğrenilmesini ve çocuklara Kur’an talimi, tecvid, ilmihal okutulması istenilmiştir.

 
İlk derecedeki mektepler:  1)ıbtidâî Mektepleri: sıbyan mektepleri 1862’de mekteplere döndürüldü. Orta Derecedeki Mektepler:  1) Rüşdiyeler: 2.Mahmut zamanında 1839’da açılmıştır.1869’da 4 yıl oldu. 2)ıdadiler:1869’da orta öğretimin 2. kademesidir.Maarif-i Nizânmnamesiyle açılmıştır. Bugünkü lise karşılığıdır. 
 *Medrese hocalarına müderris, muîd, dânişmend, talebe, suhte denir.
*Ashab-ı Suffe ıslam’da ilk medrese kabul edilir. *Medreseler alanında en önemli isim 
Selçuklu veziri Nizamülmülk’tür.Nizamülmülk’ün Bağdat ve çevresinde kurduğu medreseler örnek alınmıştır.
Molla Fenâri’nin sahip olduğu ve zengin kabul edilen kitap koleksiyonu nasıl oluştu, bu sayı abartılacak kadar yüksek mi
? Molla Fenâri’nin 10.000ciltlik kitabı matbaanın olmadığı elle yazıldığı dönemde büyük rakamı ifade ediyor.Kütüphanesi yaptığı ilmi seyahatler sayesinde oluştu. Kuruluş Dönemi Bursa Medreseleri: Osmanlı yükseköğretim kurumunun ilki İznik Medresesi Orhan Gazi tarafından kurulmuştur.Osmanlıların ilk müderrisi Davud el- Kayseri’dır.
*Orhan Gazi kültür ve eğitim ağırlıklı faaliyetleriyle dikkat çeker.
 *1.Murat Dönem’inde Çekirgedeki- Hüdevandigar Medresesi, Ulu Cami Civarı- Esediye Medresesi vs.Bakınız syfa-168
*Medresede öğrenci ve görevlinin kalması için ayrılan bölüm Hücredir. 
Kuruluş Döneminde Osmanlı ılim Adamları: Osmanlının ilk müderrisi Davud el-Kayseri’dir. ılk tahsilini karaman’da yapmış, Kahireye gelip Fıkıh usülünü öğrenmiştir.
*Muhyiddin ıbn Arabi’nin Fusûsu’l- Hikem eserine şerhler yazmıştır.
*Davud el-Kayseri’den sonra Orhan Gazi Medresesi’ne Tâceddin-i Kürdî, Alâeddin Esved müderris olarak atanmıştır.Molla Fenari mantık ilminde söz sahibidir.
*Kadızâde-i Rûmî-( Musa Paşa) matematikçi ve astronomdur.Semerkant Başmüderrisliğine yükselmiştir. *Medrese ve mektep yapmayı ibadet sayan Osmanlılar , medreseleri kıble tarafına bakacak şekilde yaptırmıştır.
*İlk dönem medreseleri yirmili, otuzlu, kırklı, hariç, dâhil vs. derecelerle anılırdı.

 
Osmanlılarda ıhtisas Medreseleri:  1) Darülkurra: Kur’an ve onunla ilgili ilim medreseleridir.  2) Darülhadis : Hz.peygamber’in söz, fiil, uygulamalarını okutan medreselerdir.
 
3)Daruttıb: Tıpla ilgili bilgiler vs. okutulur. 
İlmiye Mensuplarının Hizmet Alanları: 
1) Müderrislik
 2) kadılık
 3)Müftülük

 *Müderrislikte belli süre görev yapan yatay geçişle kadılığa geçebilir.
Fatih ve Sonrasında Osmanlı Medrese Düzeni: Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu Sahn-ı Semân ile yeniden düzenlendi.
*En altta kelâmla ilgili Tecrid Medreseleri yer alır.2 sırada Miftâh eserinin okutulması yüzünden Miftâh Medreseleri, 3. sırada Kırklı Medreseler, Hariç Ellili Medresesi , Dâhil Ellili Medreseler yer alır.
*Fatih külliyesi içinde statüsü en yüksek medrese 
Sahn-ı Semân’dır.Kanuni ve Sonrasında Medrese Düzeni: 2.meşrutiyet döneminde medreselerin ıslahı için ıstanbul’daki tüm medreseler Dâru’l- Hilâfeti’l- Aliye Medresesi adı altında birleşmiştir.
*1845’te kadı yetiştirmek için Süleymaniye’de Muallimhane-i Nüvvab Medresesi, 1908’de Mekteb-i Nüvvab, 1909’da Medresetü’l- Kuzat adıyla faaliyetini sürdürdü.
*2.meşrutiyet Döneminde imam hatip ve vaiz yetiştirmek için Medresetü’l- Eimme ve’l- Hutabâ, Medresetü’l- ırşad
*Hat ve klasik sanatları okutmak için Medresetü’l- Hattâin kuruldu.
 
*1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Osmanlı Medresesi tarihe karışmıştır.  *Osmanlı medresesinin sistemli kurulup teşkilâtla işlemesinde Fatih Sultan Mehmet tarafından atıldı.Ali Kuşçu, Mola Hüsrev,Mahmud Paşa kanun haline getirdi.
 *Medreselerde sınıf geçme değil, ders geçme yöntemi uygulanırdı.
*Okutulan dersler aşağı dereceli medreselerde özet, yüksek derecelilerde ayrıntılı gösterilirdi.
Arapça Gramerin Sarf kısmında; Emsile, Binâ, Maksud, ızzi, MerahNahiv Kısmında; Avâmil, ızhar, KâfiyeMantık Dersinde; şerh-i şemsiye, şerh-i Tevâli, şerh-i Metâli,şerh-i ısagoci Fıkıh Usulü;Telvîh
Osmanlıda Askeri Eğitim Kurumları
1) Acemioğlanlar Ocağı: Pençik- Devşirme kökenli çocuklar Türk aileye verilip ordan Acemioğlanlar Ocağına getirilirdi.Askeri ve sıbyan eğitimi verilir. 2)Yeniçeri Ocağı:1. Murat’ın Edirne’yi fethinden sonra kuruldu. 3) Enderun: Orduya kurmay yetiştirmek için açılmıştır.
Tanzimat Sonrasındaki Orta ve Yüksek Öğretim Kurumları: 
 1) Askeri Rüşdiyeler: Askeri okula öğrenci hazırlamak.
2)Askeri ıdadiler: Orta öğretimin ikinci kademesidir.1845’te açıldı.
3)Hendesehane (Humbarahane) : Islahat döneminin açılan ilk mektebidir.Ahmed Paşa 1734’te bu mektebin kurucusu-ilk öğretmeni.
4)Mühendishane-i Bahri Hümâyun:Bahriye zabiti yetiştirmek
5)Mühendishane-i Berrî Hümâyun: Kara Mühendishanesi, Topçu zabiti ve kurmayı yetiştirmiştir.

Yüksek Öğrenim Kurumları :
  1)Mekteb-i Mülkiye-i şâhâne: Osmanlıdaki ilk sivil yüksek okuldur.Kaymakam olacakları yetiştirir. 2)Hendese-i Mülkiye Mektebi:Önceki mühendisnamelerin ihtiyacını karşılamak için açılmıştır.
3)Mekteb-i Tıbbiye-i şâhâne:Sivil tabib yetiştirmek için açıldı.
4)Mekteb-i Hukûk-ı şâhâne: Batı modelli mahkemelere hakim yetiştirmek için açılmıştır. 

5)Ticaret Mektebi: 
6)Dârü’l- Muallimin:Rüşdiye, ıdadi, Sultanilere öğrenci yetiştirmek.
7)Dâru’l- Fünûn:Osmanlı devletine kaliteli memur yetiştirmek.
Osmanlıda Yaygın eğitim Kurumları: Camiler, tekkeler,Sahaflar( ilk kez 15.asırda ortaya çıktı, eski kitap satıcılığı demek), loncalar,saraylar, ulemave varlıklı ailelerin evleri,kıraathanelerdir.
Modernleşme Döneminde Osmanlı Eğitim Kurumları:
 
1)Dâru’l- Mesnevi:Mevlânâ’nın Mesnevisini tahsis etmek amacıyla..
2)Dâru’l-Hikmeti’l- ıslâmiye: Sultan Mehmet Reşad zamanında şüyhülislam’a bağlı olarak kuruldu 3)Encümen-i Dâniş:Osmanlının ilk ilimler akademisidir.Öncüsü Ahmet Cevdet Paşa’dır.



HUKUK KURUMLARI

9.ÜNıTE
Devlet: 
Bir ülkeye yerleşmiş insan topluluğunun düzenini kuran, temsil eden, siyasi iktidarın kişiliğe ve egemenliğe sahip kuruluş biçimidir.
*Hak adalet anlamıyla ( Mümin 40/20) “ Allah hak ( adaletle ) hükmeder” ayetinde geçer.
Bir kişinin 3 hakkı vardır: Allah hakkı, insan hakkı, ortak hak. 1) Hukukullah ( Allah hakkı) : anahatı Kur’an sünnette belirlenmiş yapıldığı takdirde Allah’a yaklaştıracak emir- yasaklardır. 2) Hukuku’l-ıbâd( ınsan Hakkı) : “kul hakları” kavramıyla ele alınır, kişi hakkını korumaya yöneliktir. 3) Ortak Hak: Allah ve insan hakkının bir arada bulunduğu haklardır.Toplumu katl suçundan temizlemek Allah hakkı, maktülün velisinin kinini dindirip gönlünü hoş etmek kulun hakkıdır.  *Allah hakkı olan ibadetleri normal zamanda azimete; acz, hastalık-yolculuk halinde ruhsata uyup ifa etmek mümin için görevdir.Kul hakkını yerine getirmede istek ve rızası belirleyicidir.
Ruhsat ve Azimet kelimeleri terim olarak hangi anlamlara gelir?
Azimet; her mümini ilgilendiren her mükellefin uymak zorunda olduğu esastır. Ruhsat; kulların özrü nedeniyle kolay olan 2. derece meşru kılınan şeydir. Ruhsat hususidir, geneli bağlamaz.ıslam’ın adalet anlayışıyla ilgili ayet ve hadiler için syfa- 184-185’e bakınız.
*Ashab arasındaki anlaşmazlıkları Resullâh yürütüyordu.Peygamberimiz kadılık-hakimlik görevini de yerine getiriyordu.
Hz.Peygamber’in sağlığında fetva veren sahabiler; Ömer b. Hattab, Ali b.Ebi Talib, hz.Aişe, Abdullah b. Mesûd, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas’dır. *Hapishane Hz.Ömer devrinde ortaya çıkmıştır. Hulefâ-i Râşidin Devri: Hz.Ebu Bekir halife seçilince Hz.Ömer’e adli işlerde görev verdi; ama henüz kadılık ünvanı almamıştı.
*Hz.Ömer kendi hilâfeti döneminde bu görevi Ebu’d-Derdâ’ya vermiş.
*Hz.Osman zamanında Mugire b. Nevfel b. Hâris bakıyordu.
slam ülkesi vilayetinde kadılar tayin eden ilk kişi Hz.Ömer’dır.Ebu’d-Derdâ’yıMedine kadılığına“Kadı şureyh” olarak ünlenen şureyh b. Haris el- Kindi’yi Kûfe kadılığınaEbu Musa el- Eş’ari’yi Basra kadılığına,Osman b. Kays’ı Mısır kadılığına tayin etti.şam bölgesi müstakil kadılık haline geldi.

 İcmâ ve Kıyas kavramları hangi anlamda kullanılmaktadır?
İ
cmâ; herhangi bir asırda ıslam ümmeti müctehitlerinin bir meselede görüş birliği etmesi. Kıyas; Kur’an’da Resullah’ın sünneti hakkında delil olmayan hüküm verilmemiş fıkhi meselede hüküm vermektir.*ılk zamanlar kadının kararının toplandığı “sicil defteri” yoktu.

 
Emeviler Devri:Kadılık görevini yürütenler halkın seçtiği kimselerdir.Halife onların kararıyla ilgilenir, adaletten sapanları azlederdi.
*Kadınların verdiği kararı toplandığı defter ihtiyacı doğdu.
Emevilerde Muhakeme ışleri:  1) Kadı içtihadın gerektirdiği doğrultuda bizzat kendisi karar verir.
2) Kadı kararında bağımsızdır,yargı siyasetten etkilenmez.

Abbasiler Devri
Bu dönemdeki hukuk kurumları, adliye teşkilâtı,mahkeme, mezâlim, mahkemeleri, hisbe teşkilâtından oluşuyordu.
*Harun Reşid devrinden itibaren kâdilkudâtlık ( başkadılık) müessesi ortaya çıktı. Bu göreve ilk olarak 
ımam Yusuf getirildi.
*
Irak kadısıHanefi Mezhebine, Suriye- Kuzey Afrika kadısı Mâliki Mezhebine, Mısır kadısı şafiî mezhebine göre hüküm verirdi.Sonra her vilayete 4 mezhebi temsil kadılar tayin edildi.
*Kadının görevi; davalara bakmak, yetim, mecnun-ergenlik çağına gelmemiş çocukları korumak, vakıflarla ilgilenmek,şerî kanunları ihtilal edenleri cezalandırmaktır.
*İlk dönemde davalara mescitte bakılırken halife Mu’tazıd bu uygulamayı kaldırmıştır.
Selçuklular Devri: Hukuk kurumunda Abbasileri taklit etmişlerdir.Adli teşkilâtın başında “kâdilkudat” bulunuyordu. *Kâdilkudatlar ilmiye teşkilâtının da başıydı.
*Selçuklularda Emr-i Dâd başkanlığında mezalim mahkemesi vardı ve örfi hukuk geçerliydi.
Osmanlılar Dönemi: şerî ve hukuki tüm meseleler şer’î karara bağlanmıştır.şer’î hükümler Kur’an, hadis vs.Örfî hüküm hükümdarın yetkisi fermanlarını kapsar.Örfi hukukun hazırlanmasında Divan-ı Hümayun ve Nişancılar önemlidir.
*Davalarda alınan kararlar sicil defterine kaydedilmiştir.
*Mahkemeler açık, kadın-çocuk vs. kendini savunamayacak durumdakileresüratli ve adil karar vermiştir. İ
slam Medeniyetinde Oluşan Hukuk Kurumları:  1) Kadılık: Müslüman, ergen, akıl sahibi, hür, sağlıklı duyu organına sahip, adalet- içtihat bilgisine sahip olması gerekir .
Hz.Ömer Devrinde Kûfe kadılığına tayin edilen Emevi Hükümdarı Abdülmelik’in iktidara gelişine kadar görevde kalan kimdir?
Kadı şureyh ünvanıyla tanınan şureyh b. Haris el- Kindî’dır.
*Hz.Peygamber Hz.Ömer ve Hz.Ali’yi Medine’ye tayin etmişti.
*
Hukuk alanında Abbasi devrinin önceki dönemlerden farkı; her vilâyette 4 mezhebi temsilen kadı bulunmasıdır.
*Abbasi halifeleri kadilkudât (başkadılığı) kurmuşlardır.Bu ünvanı alan ilk kişi “Kitâbu’l- Harâc” kitabını yazan Ebu Yusuf’tur.
*Abbasi Devrinde Mısır’da Kadı Gavs yalancı şahitlik sorununu çözdü. *İbn Mesrûk el- Kindî 
valinin meclisinde hazır bulunma âdetini terk etmiştir.
Osmanlı Döneminde Kadılık:
 İlk kez Osman Gazi tarafından Dursun Fakih ile başlar.
*Osmanlı toplumundaki kadılar biri Anadolu, diğeri Rumeli 2 kadıaskerliğe bağlıdır.
*Osmanlıda kadı olmak için yüksek dereceden mezun olmak gerekir.
*Mahkeme sırasında kadının yanında jüri 
( şuhûdu’l- hâl) bulunurdu.
*Mahkemelerde 
nâiblerde ( kadı adına keşif yapar) vardı.
*Davacı- davalıları mahkemeye çağıran 
Munzır adında görevli de vardı.
*12 Mart 1917’de tüm şerî mahkemeler Adliye Nezaretine devredildi, 8 Nisan 1924’te kadılık ünvanı kaldırıldı.
Kazasker/Kadıasker: Asker-ordu kadısı anlamındadır.
*Abbasilerde ortaya çıkmıştır.
*Osmanlıda kazaskerlik 1.Murat zamanında ortaya çıktı.İlk kazasker 
Çandarlı Kara Halil’dır. 
*Fatih Devrine kadar 1 kazasker vardı, Fatih bu sayıyı 2’ye çıkardı.
*Açık duruşma yapılması istenen mahkemede adaleti en hızlı şekilde sağlama kazaskerin görevidir.
*Sadece vezir-i âzama karşı sorumludur,kadı- müderris tayin eder.
*Milli Eğitim Bakanlığı ve Adalet Bakanlığına karşılık gelen kavramdır.
Hisbe/ıhtisab: ıyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak.

 
İhtisab Kurumunun dayanağı olan “iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak” Kur’an’da nasıl geçer bu terim nasıl anlaşılmalıdır? “Emr-i bi’l- ma’ruf ve nehy-i ani’l- münker” diye geçer.Maruf; iyi, güzel, doğru olan hususlar; Münker kötü, çirkin, yanlış konular
*Hisbe sistemini ilk uygulayan Ömer b.Hattab’dır.Muhtesib ünvanı Abbasi halifesi Mehdi zamanında kullanılmıştır.
*Muhtesib olmanın şartından biri erkek olmaktır ; ama Peygamberimiz Medine çarşısı üzerine şifa binti Abdullah kadını görevlendirmiştir.
*Muhtesib yardımcıları Ârif,emin, gulam,ayn,huddam-ı ihtisab,terazicibaşı, koloğlanları vs. isimler verilirdi.

Mezalim Mahkemesi
:ıstinaf Mahkemesi,Temyiz, Danıştay vs. karşılık gelir. Yargı alanı dışı idari- mali vs. görevleri yerine getirir.
*Hz.Peygamber ve 4 halife döneminde de rastlanan kurumTam teşkilâtlı olarak Emeviler Döneminde ( Abdülmelik b. Mervan) ortaya çıkmıştır.
*Abbasilerde Divanü’l- Mezâlim vardı, devletin temel organlarındandı.
*Endülüs Emevilerinde Sahibu Ahkâmi’l- Mezâlim vardı.
Mezâlimin Görevi; Halka sert davranıp adaletten sapan idarecileri denetlemek, vergi haksızlığını ortadan kaldırmak,divan katiplerini denetlemekvakıfları denetlemek vs. ( Bakınız syf-198)
Kadı, Muhtesib, Mezâlim Hâkimleri Arasındaki FarklarKadı; dini mesele ve anlaşmazlıkları çözer. Muhtesib; kamu düzeni bazen de cinayetlerle ilgilenmek.  Mezâlim; hakimin görevi, kadı- muhtesibin görevine yapılan itirazlara bakar. Kadı- Muhtesibin zıtlığı; Kadı hakimin işini araştırıp hüküm vermede yavaş davranır, Muhtesib acele davranır.Zıtlık buradadır. Sahibu’s-şurta: Emiyet teşkilâtını yürütür, ceza hukuku alanında kaza yetkisiyle donatılmıştır.Devlet güvenliği ve kamu düzeniyle ilgili suçlarla ilgilenmiştir.



ASKERı KURUMLAR
10.ÜNıTE

*Hz.Peygamber’in ordu kurmayışının 2 nedeni vardı.
1)Bağımsız devlet ve topraklarının olmayışı
 2)Savaşa izin verilmemesi.
 *Peygamberimiz 622 yılında Medine2ye göç edince bağımsız toprakları oldu.
*Hz.Peygamber stratejik önem taşıyan yere seriyyeler gönderirdi,hicretin 2. yılı 624’te Abdullah b. Cahş komutasını da Baht-ı Nahle’ye gönderdi.

Gazve ve Seriye ne demektir?
Gazve, Peygamberimizin bizzat katıldığı savaşlardır Seriyye; Peygamberimizin katılmadığı sahabisinin katıldığı savaşlardır.
Müslümanlara Savaş izninin verildiği ayet hangisidir ve ne zaman nâzil olmuştur?

 Aynı konuda başka ayetler varsa bulunuz.
Müslümanlara 624 yılında Hac Suresi 39. ayetiyle savaş izni verildi. Konuyla ilgili ayetler; Hac-40, Bakara-190, Bakara-193.
Hz.Peygamber Devri
silâh tutan her erkek askerlikle mükellefti.Savunma savaşına herkes katılırdı, düzenli ordu yoktu. Orduya katılanların ve gönüllülerin ismi sicil defterine yazılırdı.
Hulefa-i Râşidin Devri:
 Hz.Ömer döneminde fetihler artınca , düzenli orduyu kurdu.Mısır, Filistin, Suriye,ıran,Irak Müslümanların eline geçti.
 *Fethedilen topraklardan alınan harac ve cizye hazine gelirini artmasına neden oldu.
*Hz.Ömer 
ilk askeri divanı kurdu. Bu askerlere-ailesine maaş bağladı.
*Askerler için ordugah şehirler (emsâr) inşa ettirdi.Cihad ruhu canlı tutuldu
.

Emeviler Devri: 
Hz.Ömer’in askeri teşkilatında değişiklik yapmadı.
*Orduyu 2. Mervan’a kadar hâmis adlı 5 bölümde düzenledi.Ortada merkez birlikleri ( Kalbü’l- ceyş), sağ kanat( meymene), sol kanat( meysere) süvariden oluşan öncü birlikler ( talîa) veya mukaddeme) ,artçı birlikler ( sâakatü’l- ceyş) 
*2.Mervan’dan sonra kurdus taburları ortaya çıktı.
*Ordu yönetimini Divânü’l- cünd yürüttü, ordu temelini mürtezika oluşturuyordu.
*Mütetavvia denilen gönüllülerde vardı. *ılk dönem Emevi ordusunda Arap askerler avrdı.sonra mevâli ( Arap olmayanlarda )askere alındı.

Abbasiler Devri: 
Divânü’l- Ceyş askeri divan görevine devam etti.
*Ordunun temeli mürtezikadan oluşuyordu, mütevvia gönüllüleri de vardı.
*Ordu 5 gruptan oluşuyordu.
1) Muhafız birliği (haserü’l-halife- halifenin muhafızı) denir.
 2) Vezir –devlet adamlarının emrinde görev yapan birlikler
 3) Vilâyetlerdeki askeri kuvvetler
 4) Avâsım, Suğur sınır garnizonlarında görev yapan birlikler.
 5) Yardımcı kuvvetler

*İlk Abbasi ordusundaki sınıflar;
 
1)Müşât veya reccâle
 – Kılıç kalkanla danayılan yaya birlikler.  2)Fürsân- savaş baltasını taşıyan atlı birlikler  
3)Rumât- özel yetişmiş okçu birlikler  4)Neffâtün- petrole bulaşmış paçavraları düşman üzerine atan askeri birlik 5)mühendisler ve istihkâm birlikleri- silah yapan, tamir eden vs.

 *Orduda Emevilerdeki gibi beşli düzen esastı.
*Halife Mu’tasım, Muhafız kıtası meydana getirmiştir.
*Türkler hilâfet ordusu safına katılınca Abbasiler 10’lu sistemi uyguladı.Arif 10 askere, halife 50 askere, nakîb 100 askere, kâid 1.000 askere emîr 10.000 askere komuta edilirdi. 100 neferin oluşturduğu askeri birlik bölüğü,bölükler de taburu ( kurdus) oluşturur.
*Abbasilerde Arap olmayanlarda göreve getirildiler.

Türk-ıslam Devleti’nde Askeri Kurumlar:
  1) Karahanlılar: Ordusunun başında subaşı adlı komutan vardı.
*Savaş sırasında Turan Taktiği uyguluyorlardı.
2)Selçuklular: B.Selçuklu Devleti’nde muazzam ordu teşkilâtı vardı.

 
Selçuklu ordusunun kısımları:  1) Guleman-ı Saray: ( Saray köleleri) Çeşitli milletlerden küçük yaşta alınıp sarayda yetiştirlen çocuklardan oluşur.Gulemhane Osmanlıdaki Enderun Mektebine benzer.ıkta sahibi değillerdi, Bistgânî denilen maaş alırlardı. 2) Hassa Ordusu: atlı birliklerine sipahi denir.ıkta sahibidirler, maaş verilmez. Bunların yetişmesinde B.Selçuklu Devleti’nde Sipehsalar, Anadolu Selçuklu Devlet’inde Beylerbeyi sorumludur.
*Selçuklu ordusu sefere giderken ihtiyacını Emir-i Ârız yapardı, Emir-i Ârız’ın başında olduğu askeri divan Divan-ı Arzu’l-Ceyş’tir.
*Selçuklu Devleti 
serleşkerlik denen askeri bölgeye ayrılmıştı.Ehliyet- liyakat sahibi olanlar beylerbeyi olurdu.Osmanlılar: Kapıkulu Askerleri: ılk düzenli askeri birlikler Çandarlı Kara Halil’in teklifleriyle olmuştur.
*Pençik Oğlanı-devşirme usulü getirilince Yeniçeri denildi,hassa birliği olduğu için kendilerine Kapıkulu askeri denildi.
*1.Murat zamanında kurulmuştur,yaya-atlı olarak 2’ye ayrılır.
Eyalet askerleri: Osmanlı ordusunun en eski askeri teşkilâtı tımarlı sipahilerdir.Maaş ödenmez, dirlik verilir.Atlı asker- cebeli beslerlerdi.Kanuni’den sonra önemini yitirmiş.Yardımcı Kuvvetler: Akıncı ocağı, azablar, deliler, Yörükler,leventler, sekban, sarıcalar, gönüllü ve beşliler..
 *Yeniçeri Ocağı bozulunca 
3.Selim Nizam-ı Cedit ordusunu kurdu.
*2.Mahmut 
Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye adıyla ordu kurdu.
*Hz.Ömer divanı kurup Medine halkı ve fetihlere katılan askerlere maaş bağladı.
*3.Yezid maaşları %10 oranında eksiltmiş ve kendisine 
NÂKIS ( eksilten) denilmiştir.Bayrak ve Sancaklar: Cahiliye Döneminde Bayraktarlık ( liva) Abdüddâroğulları, Sancaktarlık ( râye) Ümeyyeoğullarındadır. *Hz.Peygamber Döneminde bayrak beyaz, sancak siyah renkteydi.
*Emeviler beyaz liva kullanıyordu. *Abbasiler bayrak ve sancaklarında siyahı tercih etmişti.
*Karahanlılar 
tuğ kullanırdı.
Tuğ ne demektir?
Atkuyruğu bağlanmış, ucuna altın top geçirilmiş mızrak türünden saltanat alâmetidir.Osmanlıda tuğ vezirlik,beylerbeyliği, sancakbeyliği alâmeti olarak kullanılmıştır.
*B.Selçuklu devleti her çeşit renk bayrak kullanmıştır.
*Osmanlı cihad- gaza kavramını hatırlattığı için yeşil sancak kullanmıştır.
Silâh ve Âletler: en eski örneği Yontma taş devrindeki el baltasıdır.
*Kılıç, kalkan, mızrak, ok-yay,gürz,zırh,miğfer, savaş baltası,hançer, harbe,bıçak vs..
*Kılıcın Arap ve Osmanlılarda özel yeri vardı.Osmanlının en çok önem verdiği kılıç Dımaşki- şam kılıcıdır.Osmanlı sultanlarının tahta oturma merasimi eyyüp Sultanda yapılırdı.
*İslamiyetten sonra mancınık ve arrâde önem kazandı.Mancınığı ıslam Tarihinde ilk kez Peygamberimiz zamanında Selman-ı Fârisi kullandı.
*Dabr, debbaler kuşatma silahı arasındaydı.
*İstanbul’un fethi sırasında muhasara kulelerini kullandılar.
*
Müslümanlar Bizansla yaptıkları savaşlar sonucunda Grejuva ateşi- Rum ateşini kullanmayı öğrendiler. *Fatih Sultan Mehmet zamanında topçuluk ilerleme kaydetti.Donanma: ılk deniz seferi Bahreyn valisi Alâ b. Hadramî gerçekleştirdi.
*Müslümanlar denizciliği Bizanslardan öğrendi.
*Emeviler zamanında Donanma Komutanlığı kuruldu. Gemi komutanlarına 
kâid, kaptanlarına reis deniliyordu.Selçuklular ve Osmanlılarda Donanma: Anadolu’da ilk Türk donanması 1. Kılıçarslan zamanında Çaka Bey kurdu. Donanmaları başına Reisü’l-Bahr denen amiralleri getirdi.
*Karesi, Aydın,Saruhan,Menteşe beyliklerinin donanması vardır.
*Türk Donanmasındaki gelişme Kanuni Devrindedir.Barbaros Hayrettin Paşa kaptanıderyalığa gelince en büyük deniz gücü haline geldi.
*Osmanlıdaki Donanma-yı Humayun’un başında Kaptan-ı Derya bulunur. *Kaptanıderyalık 1867’de kaldırılıp Bahriye Nezareti oldu.

 İlimhazinem'den alıntı:Hazırlayanlardan Allah razı olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder