17 Mart 2013 Pazar

KELAMA GİRİŞ 1-4 ÜNİTE ÖZETİ


Kelama Giriş Dersi Özetleri

Ünite 1
İslam dininin konu ve muhtevasını iki temel alan oluşturur.
• Ameli
• İtikadi
• Bu iki alanın hakiki anlamda gerçekleştirilmesiyle “ahlak “ oluşur ki bu da dinin üçüncü esasıdır.
• Din; özü itibariyle iman itikat dediğimiz teorik alt yapıya dayalı ve onun yönlendirmesiyle inanç ve pratik
bütünlüğünün adıdır.
o Bu bütünlüğün kavranarak gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkan ferdi ve toplumsal telakki ve kabuller ise
ahlak esaslarını oluşturur. * din de bu üç esasın oluşturduğu bütünün adıdır.
“Fıkıh “ ile “kelam” arasındaki fark:
İnanç alanlarıyla ilgili hüküm ve delillerin K.K ve Sünnetten elde eden ilim “kelam” ;
ameli alanla ilgili hükümleri bilmeyi sağlayan ilim ise “fıkıh” tır .
Kelamın kelime anlamı: bir fikri tam olarak anlatan söz lafız konuşma nutuk ibare anlamlarına gelir.
Özel anlamda kelam konusuna ve amacına göre iki şekilde tanımlanabilir.
Konusuna göre kelam
Kelamın konusu dinin inanç alanıdır. K.K ve vahyin bütünü konusudur. Bunlar Usul-i selase dir.
Usulü selase ; İlahiyyat ( Allah’a iman) nübüvvat ( peygamberlere iman) semiyyat (ahrete iman(duyularak
bilinebilenlere iman )) .
TANIM: Allah’ın zatından sıfatlarından peygamberlere ait meselelerden mebde ve mead bakımından
yaratılmışların durumlarından İslam ilke ve esaslarına göre bahseden ilimdir.
Diğer ilimlerden farkı varlığın nedenlerini ve ölüm sonrasında olacakları İslam çerçevesinde incelemesidir.
Felsefeden farkı metodunda İslami ilke ve esaslara göre hareket etmesidir.
• Akıl vahyin kabulü için gereklidir. Akıl ve vahy arasında öncelik sonralık belirlemek değil birbirini
desteklemesini sağlamak amaçlanır.
• İslam metodu Akıl ve vahyi bir arada tutmayı temel alır.
İslam dininin muhteva ve prensiplerinde selim akılla çatışan ve çelişen hiçbir şey yoktur.
Kelamın iki temel görevi ve gayesi;
• İnanç esaslarını ispat
• Şüpheleri izale
• Eleştirilere cevap
• İddiaları çürütme

Kelamın faydası ve gayesi:

1. İmanı taklitten tahkike iletir.
2. Hurafelerden imanı korur.
3. İnançla ilgili şüphelerden kurtulmaya yardımcı olur.
4. Samimi ya da kasıtlı itiraz ve şüphelere cevap verme
5. Diğer dini ilimlere temel oluşturur.
6. Hakiki imana yönlendirerek dinin pratik yönünü destekler.
Kelamın konuları (makasıt ve mesail )

” vesail”: İlahiyat nübüvvat ve semiyyat ana konularını anlamaya yönelik ve yardımcı olan konular
• İlk dönemde vesail konuları varlığın ispatı üzerine idi. Bunda felsefi çalışmaların yoğun oluşu etkiliydi.
• Müteahhirin döneminde is felsefenin yanında mantık ilminin de etkisiyle zihinde bilinebilen dinle ilsi
bulunan “malum bilgi” kelamın vesail konusu oldu.
ß Maturidiyye ve mutezile vahy ulaşmayan kişinin de akılla Allah inancına ulaşabilir derler.

KELAM İLMİ;

• Kelam konu itibariyle en geniş ilimdir.
• Gerçek ve evrenseldir. Vahyin değişmez ve evrensel gerçeklerini konu ettiği için.
• Diğer dini ilimlerin esas ve dayanağıdır.
• Külli ilimdir. Cüzzi ilimlere geçiş kelamdandır.
• İslami ilimlerin en yüksek rütbelisidir.
Gazali ilim Tasnifi

İLİMLER
Akli ilimler
• Riyazi ve mantık
• Tabii ilimler
• Metafizik
Dini ilimler
Feri ilimler
• Fıkıh
• Hadis
• tefsir
Külli ilim

• KELAM
• Kelam “eşreful ilim”dir. (Sadüddin et-Taftazani ve Adudiddin el- İcli böyle demişler)
• Gazali Kelamın avama değil havasa özgü entelektüel bir bilgidir .der.
• Gazali kelamcının yetiştirilmesi toplum için kaçınılmaz bir zarurettir. Onu yetiştirmeyen toplumun tamamı
sorumludur.
Kelamın İsimleri
ß Fıkhul ekber Ebu hanife’nin verdiği isim Kitabının adı)
Ebu Hanife’nin fıkıh tarifi: * kişinin lehinde ve alehinde olan şeyleri bilmesidir.
(selef yönteminden kelama geçişin ilk izleri Ebu hanifede görülür.)
ß Akaid : ( İman esaslarını konu edinen ilimdir. Akideyi tespit vahyin işi onu yorumlamak ise ehli ilmin
işidir.)
ß Tevhid ve sıfatlar ilmi :
ß İbni Huzeyme : Kitabuttevhid ve İspatussıfaturrab
ß Ebu Mansur el maturidiyye: Kitabuttevhid (Maturidi ekolun fikir önderi)
ß Usuluddin kelam inanç meselesini ele aldığından dinin aslını ele almış olur. Bu isim bundandır.)Feri ; dinin amele ilişkin yönünün hükümleridir.
Hükümler
Asl; dinin imana inanca taalluk eden hükümleri
• Usulud-din ; ( kitap) Abdülkadir el Bağdadi Ebul Yusr Muhammed el Pezdevi
• Usulu- diyane ; ( kitap) Ebul Hasan el eşari El ibane
• Nazar ve istidlal ilmi: (Metod itibariyle düşünmeyi akıl yürütmeyi esas aldığından böyle adlandırılmıştır.)
• Kelam : ( kelam ismi verilme nedenleri )
1. İlk asırda Allahın sıfatları anlaşılması için kelam sıfatı etkili olmuştur. Bunun için kelam ismi verilmiştir.
2. İnsanı etkileyen kuvvetli delillere dayanır. Bunun için yaralamak kökünden “kelm “kökünden kelam
kelimesiyle adlandırılmıştır.
3. İnsana söz söyleme yeteneği kazandırır.
4. Öğretme ve öğrenmede ilk metot konuşmadır.
5. Kendini din alanında ifade ederken dikkatli ve iyi konuşmayı gerektirir. Bu da kelamdır.
6. “İşte kelam dediğin budur” dedirttiği için .
7. İlimlerin ilk tasnif zamanlarında hakkında konuşulan her konunun başına “el- kelam fi feza “sözü yazılırdı.
Hakkında söz söylemeye değer en önemli konu itikaddıra dikkat çekmek için.
8. Selefin aksine itikadi konuların hakkında konuşmaya ve tartışmaya başlandığı için kelam denmiş.
• Bu ilme kelam ilmi adının verilmesinde en etkili sebep Kur’an’ın “Kelamullah” olmasıdır.
Diğer ilimlerle İlişkisi
Fıkıh –Kelam: Allahın varlığı ve birliği ortak konudur. Bunun ispatı olmadan ibadet ve muamelat olmaz.
Tefsir –Kelam:
• Kitabın İspatı
• İçeriğinin İspatı
• Peygamberliğin İspatı
Hadis-Kelam: Peygamberliğin ispatı olmazsa sözleri de olmaz.
Kelam-Felsefe: İkisi de varlıkla ilgilenir. Farkları metotlarından kaynaklanır.
¸ Felsefe yalnız aklı delil alır kelam ise nakli (K.K ve hadisler ) de kaynak olarak kabul eder. Bulduklarını
bunların da süzgecinden geçirerek değerlendirir.
¸ Din akıl ile vardır. Onunla bilinebilir inanılabilir. Aklı sınırlandırmaz.
¸ Kısaca felsefe ile kelamın konuları aynı; metot ve gayeleri farklıdır.
Tabiat ilimleri ve Kelam:
¸ İkisi de varlığı ve varlığın özelliklerini konu alırlar.
¸ Fakat kelamın varlık perspektifi daha geniştir. Varlığın duyular âleminin dışındaki haliyle de ilgilenir.
ß Kelam varlığı ele alırken ilk ve mutlak varlık olan Allah ‘tan duyular âleminin dışında kalan gaip olana
doğru alanını genişletir.
ß Nakille öğrenebildiğimiz (melek şeytan cin..) varlıkları da inceler.
¸ Kelam tabiat ilimlerinin verilerinden yararlanır.
¸ Kelam ilmi çoğunlukla gözlem ve deneyle sonuçlara ulaşır tabii kanunları keşfe çalışır.
¸ Kelam ise tüm varlık ve olayların sebep ve nedenlerini sorar araştırır.
¸ Allah’ı tanımak için yarattıklarını tanımak bir yol olduğundan tabiat ilimlerinden gereği kadar yararlanılır.


2. Ünite
Kelamın yöntemi iki bilgi kaynağından beslenerek gelişmiştir.
Bunlardan birincisi vahy ve nakil; Vahyin eseri K.K ve ikincisi de akıldır.

Kelamın ana konularının ortaya çıkışı
• Beş döneme ayrılabilir:
1. Hz. Peygamber Dönemi: vahyin devam ettiği dönem.
2. İhtilaflar Dönemi: kelami tartışmaların ortaya çıktığı ilk fikri hareketlerin başladığı dönem.
3. Mutezile mezhebinin ortaya çıkış dönemi.
4. Ehli kitap kelam mezheplerinin ortaya çıkışı.
5. Yeni ilmi kelam dönemi: On dokuzuncu asrın sonundan başlayarak halen devam etmekte olan dönem.
Hz. Peygamber Dönemi
v Kur’an vahyinin devam ettiği ve hz. Peygamberin vefatına değin süren dönem.
ß Bugünkü anlamda herhangi bir İslami ilim olmadığı için kelam ilmi de yoktu.
Bütün bunlar bu dönemde hiç tefekkürün bulunmadığı veya itikadi problemin çıkmamış olması anlamına
gelmez.
Cennet cehennem hayatı konularında çok konuşulup düşünülmüş konuşulmuştur ve peygamber bunları
yasaklamamıştır.
v K.K henüz tamamlanmamıştır.
v Dönemde aykırı fikirler çıkmamıştır.
v Akla takılanları Hz peygambere sorma şansları vardı.
v Peygamberimiz (SAV) diğer dinlerin mensuplarının da kasıtlı ya da iyi niyetle sorulmuş sorularını da
cevaplamıştır.
v Peygamber bunu yaparken vahy ve Allah’ın kendisine verdiği bilgi ile hareket ediyordu.
v Peygamber insanlarla tartışmıştır. (Necran Hıristiyanlarıyla Hz. İsa’nın şahsiyet ve mahiyetini tartışması
meşhurdur)
İlk İhtilaflar Dönemi
Bu ihtilaflar dahili ve harici sebeplere dayanır.

DAHİLİ SEBEPLER
v Müteşabihatın direk olarak anlaşılamaması
v Siyasi nedenler

HARİCİ SEBEPELR
v Tercüme faaliyetleri
v Fetih ve başka sebeplerle başka kültürlerle karşılaşılması

KIRTAS HADİSESİ
! Şia ekolünün önemli dayanaklarından biridir.
Peygamberin ölüm hali üzerindeyken “bana kağıt ve kalem getirin size yazı yazdırayım ki benden sonra
sapıklığa düşmeyesiniz “ dedi. Bir kısım sahabe isteğini yapmak istedi hz. Ömerin de aralarında bulunduğu
grup ise bu bir vahy değil yorulmasın dediler ve kağıt getirilmesi. Bun da “kırtas hadisesi” denildi.
Bütün bunlar bu dönemde hiç tefekkürün bulunmadığı veya itikadi problemin çıkmamış olması anlamına
gelmez.
Cennet cehennem hayatı konularında çok konuşulup düşünülmüş konuşulmuştur ve peygamber bunları
yasaklamamıştır.

HİLAFET MESELESİ
! Aslında hilafet İslam hukukunun meselesidir. Burada konu edilmesi şia ekolunun konuya itikadi muhteva
kazandırması üzerine olmuştur.

v Aslında K.K halifenin kim olacağı ya da nasıl seçileceği konusunda bilgi yoktur.
Hilafet meselesi etrafında İslam düşüncesinde ortaya çıkmış fikirler
ÿ Ehlisünnet görüşü: Hz. Peygamber kendinden sonra kimin halife olacağı ile ilgili bir belirleme
yapmamıştır. Dolayısıyla halifenin belirlenmesi seçimle olmalıdır. Bu minvalde istişare ile Ashap HZ Ebu
Bekir’i halife seçmiştir.
ÿ Şia ‘nın görüşü: Halifelik meselesi seçime bırakılacak bir iş değildir. Halife nassla belirlenir. Hz
peygamber Hz. Ali ‘yi kendisinden sonra halife olarak tayin etmiştir.
ÿ Haricilerin görüşü: Ehlisünnetle aynı görüştedirler. Halifenin belirlenmesi seçimle olmalıdır.
Siyasi anlaşmazlıklar ve İç savaş
Hz.Osman’ın şehadeti Cemel ve Sıffın olayları sonucu ortaya çıkan kelami sorunalr :
1. Büyük günah işleyenin durumu:
Hariciler e göre ; Adam öldürmek gibi büyük günah işleyen kişi dinden çıkar kâfir olur. Ölünce de ebediyen
cehennemde kalır ve azabı kâfirinkinden farksızdır.
Mutezileye göre; Dinden çıkarsa da kâfir olmaz. İman ile küfür arasında kalır. Ne mümin ne de kâfir sayılır.
Ölünceye dek tövbe etmesi beklenir. Tövbe etmeden ölürse ebedi olarak cehennemde kalır. Buna rağmen
azabı kâfirlerinkinden daha hafif olur.
Mürciye’nin görüşü; konu hakkında hüküm verilmemelidir. Sorun ahrete ertelemek uygundur.
Ehli Sünnetin görüşü; günahlar helal sayılarak işlenmedikten sonra kişiyi dinden çıkarmaz. Bununla birlikte
günahlar imana zarar verir ve sahibi ahrette cezalandırılır. Allah dilerse affedebilir.
2. İmanın tanımı mahiyeti iman –amel ilişkisi meselesi:
3. Kader ve irade hürriyeti.
Kader ve irade hürriyeti Sorunu
Bu sorun etrafında gelişen mezhep\ekoller:

Cebriyye: Metinleri kendi fikirlerini onaylatacak şekilde anlayan ve anlamlandıran ekoldür.
İnsansın hareketlerinde yapıp ettiklerinde etkin olmadığını cebr halinde olduğunu ileri sürer.
Mutezile ve ehlisünnet de cebriye ye tepki olarak doğmuştur.
Müslümanların diğer din mensuplarıyla karşılaşmaları
ÿ Arabistan yarımadası sakinleri sade bir hayat ve pek karmaşık olmayan bir din anlayışına sahiptiler. Oysa
yeni alınan topraklarda yaşayanların din anlayışları daha farklı ve karmaşık olur.
ÿ Suriye ile Mısır’da Hıristiyanlık ve Yahudilik yaygın dinlerdi.
İran ve Irak ‘ta Mecusilik Sabilik Mazdekıyye Seneviyye ve Zerdüştilik yaygın dinlerdi.
v Dolayısıyla dine yeni girenlerin yeni görüşler ortaya çıkarması eski inanışlarının ve kültürlerinin tesiriyle
farklı fikirler savunmaları doğal bir durumdu.
ÿ Ayrıca yeni fethedilen yerlerde islam’ı gerçekten kabul edenlerin yanında İslam akidesini bozmak
niyetiyle çalışanlar da vardı. (Batınıyye grubu buna örnektir.)
ÿ Hıristiyanlarla (Suriye Mısır gibi ülkelerde iran hint ve yunan felsefesinden etkilenmiş olan )
Müslümanların karşılaşması sonucu her iki taraf da kendi dinlerinin savunusunu yapmıştır.
! Bu arada Müslüman Âlimler de Hıristiyanlık ve diğer dinlere karşı reddiyeler yazmıştır.
Er- Red alen –nasara
Er-Red alel Mecus
Er-Red aless Sümeniyye
Er-Red aled Dehriyye
Er-Red alet Tabiyyin
Özellikle allah’ın birliği zatı ve sıfatları teşbih tescim konularında önemli tartışmalar yaşanmıştır.
Hıristiyan ilahiyatçı Yuhanna ed-Dımeşki Allah’ın birliği ve Hz İsa’nın tabiatı hususlarında Müslümanlarla
nasıl tartışılması gerektiği üzerinde çalışıp metot belirlemeye çalışmış İslam’a karşı reddiyeler yazmıştır.
v Farklı dinlerle karşılaşılması sonucu tartışılan başlıca konular:
ÿ Tevhid
ÿ Teslis
ÿ Teşbih
ÿ Tescim
ÿ Kader
ÿ Cebir
ÿ İhtiyar
ÿ K.K Hakikatleri
ÿ Tevrat ve İncil’in tahrif edilmişliği
ÿ Nübüvvet
ÿ Mesih
ÿ Mehdi
Tercüme faaliyetleri
Fethedilen yerlerde Yunan felsefesinin ağırlıkla bilindiği ve kullanıldığı ve metodundun da faydalı olacağı
görülmüş böylelikle tercüme hareketleri başlamıştır.
Tercüme hareketleri yalnız felsefe değil tabii ilimler tıb kimya astroloji simya ahlak bilimleri
eserlerini de içermektedir.
ÿ Emeviler’in son zamanlarında başlamış Abbasilerden Mansur Harun Reşit ve Memun zamanında
devam etmiştir. İlk tercüme faaliyetleri Mansur zamanında mantık alanında gerçekleşmiştir.
ÿ İlk tercümeler pozitif bilimlerle ilgilidir daha çok
ÿ Mantık alanındaki ilk tercümeyi İbn el-Mukaffa yaptığı söylenir.
ÿ Sistemli olarak felsefe tercümeleri Memun zamanında yapılmaya başlanmıştır. Pek çok “Darul Hikme “(
felsefe akademisi ) kurulmuştur.
ß Yunan felsefesinin İslam dünyasına aktarılmasında dönemin ilim merkezleri olan “İskenderiye”
“Cündişapur” “Harran” okullarının rolü büyüktür.
ß Bu okullarda okutulan diller; Yunanca Süryanice Pehlevice ‘dir.

KELAM –FELSEFE yakınlaşmasına en çok meyleden Mutezile Grubu olmuştur. Mutezile âlimleri önce
felsefenin yöntemlerini öğendiler sonra bu yöntemleri onlara karşı kullanmaya başladılar.
ÿ Bu felsefe faaliyetleri sonucu yetişen ilk İslam filozofları yetişmiştir; KINDİ FARABİ İBNİ SİNA gibi.
Usuluddin de İhtilafın hükmü:
ÿ İdeolojik olan İslam toplumunu parçalamaya yönelik ihtilaflar caiz görülmemiştir.
ÿ Dinin temel prensiplerinde ihtilaf etmek caiz görülmemiştir.
ÿ Birkaçı dışında İslam âlimleri dinin ana prensipleri dışında itikadi bir konuda ihtilafları olan fırkanın
tekfir edilemeyeceğinde ittifak üzeredirler.


3. Ünite


MA’BED el- CÜHENİ

ÿ Kaderin olmadığı ezelde kulların fiillerinin belirlenmediği fikrini ilk olarak yüksek sesle söyleyendir.
ÿ İnsanı fiillerinde hür kabul eder.
ß Kader konusunda ilk konuşanlar Ma’bed el- CÜHENİ ve Gaylan ed- DIMAŞKİ ‘dir
ß Bu iki kişinin görüşleri doğrultusunda Kaderiye fırkası gelişmiştir.
ß
*Bu kişilerin fikirlerini açıklamasından evvel Ebu Zer el –Gıfari isimli zat Müslümanların mallarını Allah’ın malı ilan etti ve kendilerine yönetimin ve bu mallar
üzerinde tasarruf etmenin ilahi kader ile geçtiğini söyledi. Cüheni ve Dımaşki ‘nin fikirlerinde bu görüşe karşı çıkmanın da etkisi olmuştur.
Hayatta bulunan sahabe bunların görüşlerine karşı çıkmıştır. ( Selamlarını almayın selam vermeyin
cenaze namazlarını kılmayın demişlerdir. )
ÿ Siyasi fikir ve faaliyetlerinden dolayı idam edilmiştir.
ÿ Mutezilenin fikirlerini oldukça etkilemiştir. Bazıları onları mutezilenin Medine grubu olarak sayarlar.
ÿ Yahya bin. Main Ebu Hatim darekutni İbni Hacer gibi âlimler ise onu hadis rivayetinde güvenilir
kişilerden kabul etmiştir.

GAYLAN ed- DIMEŞKÎ
! Gaylan Ma’bed ile irade hürriyedi ile ilgili fikirleriyle Kaderiyye fırkasının temellerini atmıştır.
! Başlangıçta Emevi yönetimiyle arası iyiydi. Kaderi inkâra gidip halkı yönetime karşı kışkırttı. Emevilerin
ekonomi politikasını eleştirdi. Emevi halifeliğini tanımadığını ilan etti. Bunların sonunda idam edildi.
ß Gaylan çeşitli kaynaklarda farklı gruplar içinde anılmıştır. Bunlar ; Mürcie Kaderiyye Mutezile dir.
ß Mürcie içinde anılmasının sebepelri
! İmanı kalbin tasdiki dilin ikrarı olarak kabul eder.
! Ameli imana dahil etmez.
! Büyük günah işleyenin kâfir olmadığı görüşündendir.
Mutezile ile anılmasının sebepleri
! Mutezilenin “Usulü Hamse “prensiplerinin ilk dile getiren ilk şekillendiren kişidir.
! İlahi sıfatlar zatın aynıdır fikri Mutezilenin TEVHİD anlayışıyla bağdaşır.
! K.K yaratılmıştır fikri mutezileyle aynıdır.
! İrade hürriyetiyle ilgili fikirleri Mutezilenin ADALET prensibinin şekillenmesinde önemli olmuştur. Bu
nedenle Kaderiyye ‘nin Ma’bed El Cüheni’den sonra ikinci önmli isim olarak sayılmaktadır.
İmametle ilgili Görüşü
! İmamet konusunda liyakat ve vasıf i ilkelerine ağırlık vermiştir.
! Ona göre halife K.K ve Sünneti iyi bilmelidir.
! Ümmet üzerinde ittifak ettiği takdirde Kureyş dışından biri de halife olabilir.

CA’D b.DİRHEM
İlahi sıfatlar halkul Kur’an insanların fiilleri konularını İslam düşünce tarihinde ilk konuşan kelamcılardan
biridir.
Fikirleri ölümünden sonra yayılmıştır. Cehmiyye olarak anılmıştır.
Akılla nass çatışırsa akıl esas alınarak nass buna göre tevil edilmesi gerektiğini ilk savunan kişidir.
Bazı Kelami Görüşleri
! Alah’ın zatı dışında kadim sıfatları yoktur.
! Allah yarattıklarına benzemez. Yed vech ayn ifadeleri tevil edilemez.
! K.K yaratılmıştır.
! İnsan fiillerinde özgürdür.
Ca’d inançla ilgili konuları aklın ışığında açıklamaya çalışan ilk kelamcılardan olduğuna şüphe yoktur.
CEHM b. SAFVAN
ÿ Ca’d bin Dirhem’den etkilenmiştir.
ÿ İlk kelamcılardandır.
ÿ CEHMİYYE fırkasının kurucusudur.
Görüşleri :
! K.K hadistir.(yaratılmıştır.)
! İnsanın iradesi yoktur. Olup olacaklar evvelden bellidir.
! Kadim sıfatları inkâr eder.
! Allah’a subuti ve haberi sıfatlar nisbet edilemez.
! Allah yarattıklarına benzemez.
! Allah’tan başka her şey sonradan yaratılmıştır.
! Allah’ın ezelde âlim ve kadir sıfatları yoktur. Çünkü ilahi kudrete konu olacak nesne yoktur.
Yarattıklarını yaratmadan evvel onlarla ilgili bilgisi yoktur. Çünkü var olmayanla ilgili bilgi sahibi olunamaz.
! Yed vech gibi ifadeler zahiren alınamaz. Uygun şekilde tevil edilmelidir.
! İnsanın fiillerinde bir gücü yoktur. Mutlak olarak cebr altındadır. ( İnsan fiilleriyle ilgili olarak
Kaderiyyenin tam tersini savunur.)
! İman Allah’ı bilmek küfür ise bilmemektir. (kişi Allah’ı bilip tanıdıktan sonra diliyle inkâr ederse küfre
girmiş olmaz. Çünkü ilim ve marifet inkâr ile yok olmaz. )
! İmanın mahiyeti gibi derecesi de değişmez. Peygamber (SAV) ile diğer müminler arsında iman
bakımından bir fark yoktur.
! Allah ahrette görülmeyecektir.
! Kabir azabı sırat mizan yoktur.
! Cennet de cehennem de ebedi değildir. Ehli bir süre sonra yok olacaktır.
ÿ Emevilere karşı isyan hareketlerine katılmıştır. Siyasete dâhil olmuştur.
ÿ Ebu Hanife ve Vasıl b. Ata ile karşılaşmıştır.
ÿ Tefsirci Mukatıl b. Süleyman ile münazaralar yapmıştır.
EBU HANİFE
Akaid Konularında İstifade Ettiği Ehli Beyt Alimleri Hz.Ali
Zeyd b. Ali
Muhammed el Bakır
Cafer es Sıddık
Görüşlerinin şekillenmesinde etkili olduğu kimseler Abdullah b. Mes’ud
Hasan Basri
Ata b. Rebah
Sa’id b. Müseyyeb
Ömer b. Abdülaziz
Görüşleri Ebu Yusuf Ebu Muti el Behli Ebu mukatil es Semerkandi tarafından kaleme alınmıştır.
El alim ve’l müteallim
El Fıkhul Ekber
El fıkhul ebsat
Er risale
El vasiyye
ÿ Ebu Hanife K.K ‘e ve ona aykırı olmayan sahih hadislere dayanarak İslam akaidini belirlemeye çalışmıştır.
O naklin yanında aklı ihmal etmemiş itikadi meseleleri açıklamak için aklî kıyas yapmıştır.
Görüşleri :
Uluhiyet :
! Allah her şeyin yaratıcısıdır.
! İnsan davet almadan da Allah’ı bulabilir.
! Allah’ın zati ve fiili sıfatları vardır.
! Allah’ın zatı sıfatlarından ayrı düşünülemez. İsim ve sıfatları ezelidir.
! Allah’ın kendisine nispet ettiği sıfatlardan başkası fikir yürütülerek nispet edilemez.
! Allah sayı itibariyle değil eşi benzeri olmaması ile birdir.
! Nassla Allah’a nisbet edilen vech yed nefs nüzül gibi sıfatların keyfiyeti bilinemez. Bunlar tevil de
edilemez. Nasıllıkları sorulmadan öylece iman edilir.
Halkul Kur’an :
! Kur’an Allah’ın kelamıdır ve mahlûk değildir.
! Kur’an’ı telaffuz edişimiz yazışımız mahlûktur. Allah’ın kelamı olan Kur’a mahlûk değildir.
Kader:
! Her şey Allah’ın takdir ve kazasına göre cereyan eder.
! Kullarda fiilleri serbestçe yapabilme iradesi vardır.
Peygamberlik:
! Peygamberlerin gösterdikleri mucizeler de haktır.
! Peygamberin Ayın yarılması miraç gibi mucizeleri de haktır.
! Peygamberler şirkten ve büyük günahlardan korunmuşlardır. Sadece küçük zelleler işleyebilirler.
! Tüm peygamberler tevhid esasına dayalı bir din getirmişlerdir.
! Allah’a inandığı halde peygamberin nübüvvetini benimsemeyen Allah’a da iman etmiş olmaz.
Ahiret:
! Kabir azabı haktır.
! İnsanların ölümden sonra dirilmesi ve amellerinin tartılması haktır.
! Müminlerin günahları sebebiyle görecekleri muamele Allah’ın takdiridir.
! Sadece peygamberler ve hakkında nasslar bulunanlar doğrudan cennete gideceklerdir.
! Allah Teala keyfiyetini bilemeyeceğimiz şekilde müminlere görünecektir.
İman Amel ilişkisi:
! İmanın asli unsuru kalben tasdiktir. Artmaz ve eksilmez.
! Peygamberler ve melekler dahil bütün müminlerin imanı aynıdır veya birbirine benzer.
! Günah işlemek mümini imandan çıkarmaz. (Hz. Ali dekendisiyle savaşanları mimin olarak nitelendirmiş)
! Mümin kararlı olarak bn müminim demelidir. İman şüphe kaldırmaz.
Tekfir :
ÿ Ebu Hanife’ye göre insanların kendi beyanları ibadet şekilleri dini alamet sayılan kıyafetleri tekfir
sebebi olabilir.
ÿ K.K tefsir ve te’vil edip ümmetin çoğunluğuna aykırı da olsa hükümler çıkaranlar yahut Hz peygambere
nispet edilen hadislere dayalı bazı itikadi hususları tevatüren gelmediği için kabul etmeyen kimseler tekfir
edilemez.
Tekfir edilebilecekler;
! Allah’ın sıfatlarını inkâr eden
! Allah Teâlâ’yı yaratılmışlara benzeten
! Kaderi inkar eden inanmayan
! K.K nın nasslarını inkâr eden kabul etmeyen
! Günah işlemeyi helal sayan
! K.K nın bir harfini dahi inkâr eden
İmamet :
! Devlet başkanı müminlerin bir araya gelip istişarede bulunmalarıyla seçilmelidir.
! Hz. Ali muhalifleriyle olan anlaşmazlıklarında haklıdır.
HASAN BASRİ
Talebeleri ; Eyyub es Sahtiyani
Katabe b. Diame
Amr b. Ubeyd
Vasıl b. Ata
Malik b. Dinar
Görüşleri :
Uluhiyet :
! Allah Teâlâ’nın kemal sıfatları vardır onlarla nitelenir.
! Allah Teala ahrette görülecektir.
Kader :
! Kulların iradeleriyle yaptıkları fiillerin ilahi takdirin zorlayıcı tesirinde olmaz.
ß Bu görüşü Ehlisünnetle bağdaşır.
Peygamberlik:
! Kadından peygamber gönderilmemiştir.
! Peygamberin isra ve miracı bedenen değil ruhen olmuştur.
Ahiret :
! Kalbinde iman bulunup da günahlarını çekmek üzere cehenneme giren kimseler ilahi şefaat sayesinde
oradan çıkacaktır.
! Ergenlik çağına girmeden ölen kâfir çocukları cehenneme girmeyecektir.
İman –Amel İlişkisi :
! Gerçek iman kişiyi dinin buyruklarına itaat etmeye sevk eder.
! Amelsiz imanın bir değeri yoktur.
! Dolayısıyla iman artar eksilir.
! Büyük günah işleyen kimse münafıktır. (kâfir anlamında değil)
ß Hasan Basri ’ nin büyük günah işleyeni mümin kabul ettiğini de nakledenler olmuştur.


4. Ünite


MUTEZİLE KELAMI
ÿ Kelamın kurucusu olarak kabul edilen ekoldür.
ÿ Hatta ehlisünnet kelamının da fikri temellerinin atılmasında bu ekolün etkisi olmuştur.
ÿ Mutezile kelam ilmini ilk olarak sistemleştiren ekoldür.
ß İslam akaidini savunmada nakdin yanında akli ve felsefi delillerin kullanılmasını da gerekli gören hatta
nakli akli prensipler ışığında yorumlama ilkesini öne sürerek selefin metodundan farklı bir yol izleyen
Mutezilenin kullandığı yönteme KELAM denir.
Mezhebin Doğuşu
v Kelime anlamı;” ayrılanlar” “uzaklaşanlar" “ bir köşeye çekilenler “ dir.
ß Terim olarak; itikadi meselelerin yorumunda akla ve insan iradesine öncelik veren kelam mezhebi dir.
ß Mutezile ismi Vasıl b. Ata nın büyük günah hususunda hocası hasan Basri ile ayrı düşmelerinden dolayı
hocasının ona ayrılanlar anlamında kullandığı kelimeden kaynaklanmaktadır.
ß Aslında itizal ve mutezile isimleri hz. Ali ile Hz. Aişe ve Hz muaviye arasındaki olaylarda hiçbir tarafa
katılmayan çekimser bir tavır alanlara da kullanılmıştır.
• Bu bağlamda mutezilenin bazı ileri gelenlerinin iddia ettikleri gibi bazı sahabelerin mutezile olmaları söz
konusu değildir.
v Mutezile kendisini tevhid ve adalet ehli olarak tanımlamaktadır.
v Mutezile ismi büyük günah işleyenlerin durumu tevhid adalet kader gibi itikadi kelami konularda
onlardan farklı düşünen ehli sünnet\ümmetin çoğunluğu tarafından verilerek yaygınlık kazanmıştır.
ß Mutezilenin kendisine layık gördüğü isimler; “tevhid ve adalet ehli” “ehlüttevhid vel adl “ gibi
isimlerdir. Bunula birlikte mutezile ismini zamanla benimseyip kullanır olmuşlardır.
• Onlar için “İtizal “ şirkten ve kötülükten ayrılan anlamındadır. Hz. İbrahim’in tevhidden uzak unsurlara karşı
kullandığı ifadedeki itizal sözcüğüne verilen manayı esas alırlar.
MUTEZİLENİN DOĞUŞUNU ETKİLEYEN UNSURLAR
1. Müslümanlar arasındaki ihtilaflara çözüm arayışları:
• Cemel sıffın olayları hz. Ali ile ilgili çıkan olaylar gibi…
• Hariciler amellerin imandan bir parça olduğuna inanıyorlardı. Dolayısıyla şehadet edip farzlardan birini
yapmayan veya büyük günah işleyen kimse kâfir olur demişlerdir.
• Mürcie imana zarar vermediği sürece hiçbir günahın imana zarar vermeyeceği büyük günah işleyenin
durumunun Allah’a havale edilmesi gerektiğini savunur.
¸ Mutezile hariciler kadar sert mürcie kadar hafif bakmamış ve “ el- menzile beyne’l menzileteyn”
prensibini ortaya atmıştır.
¸ “el vaad ve’l vaid “ prensibi de bu olaylara karışanların ahretteki durumlarıyla ilgili ihtilaflara çözüm
için geliştirilmiştir.
¸ “adalet” ilkesi de kader tartışmaları etrafında gelişmiştir.
2. İslam’ı savunma:
•fethedilen yerler dolayısıyla farklı din ve kültürlerle karşılaşıldı. İslamı kabul edenlerin farklı soruları ve
kabul etmeyenlerin saldırılarına karşı savunma amaçlı çalışmalar .
ß yabancılarla ilk mücadeleye giren Vasıl b. Ata dır.
v Hariciler şia materyalistler tabiatçılar ve mürcie niin görüşlerini en iyi bilen kişi Vasıl b. Ata dır.
v Düalistleri(seneviye) en iyi susturan kişi de Vasıl b. Atadır.
ÿ Mutezile âlimlerinin mücadele ettiği gruplar:
• Hariciler
•Şia
• Materyalistler
•Tabiatçılar
• Düalistler ( seneviye)
………………………
• Budizmden => sümeniyye
• Mecusiler
• Mazdekiler
•Sabiler
• Maniheistler
•İnkârcı filozoflar
• Hıristiyanlar
•Yahudiler
• Hint dinleri mensupları
v Ebu Huzeyl el-allah çeşitli din ve kültürlerden kişilerle tartışmalar yapmıştır.
3.Tercüme faaliyetleri ve Felsefeye ilgi :
¸ Mutezili alimlerin Yunan felsefesine olan ilgisi İslam’ı savunmak olmuştur.

o Fakat zamanla Felsefeyle ilgilenmek esas meşguliyet haline dönüşmüştür.
o Aşırı hayranlık duyduğu Yunan felsefenin tesiriyle itikadi konularda akla ve akılla çelişir gördükleri nakilleri
akıl ışığında tevile gitmişleridir.
o Akla verilen bu önem hedeflerini saptırmış ve nassla çelişen görüşleri savunma durumunda kalmalarına
sebep olmuştur.
ß Tartışma tecrübeleri ve elde ettikleri güç ile Abbasi halifelerinden özellikle Me’mun ve Mu’tasım
devirlerinde iktidarı da arkalarına alarak K.K yaratılmış olduğu anlayışını zorla kabul ettirmeye
çabalamışlardır. Birçok âlim eziyet görmüştür. Bu döneme “mihne dönemi “denilmiştir.
ß Abbasi Halifesi Mütevekkil mutezileyi devlet çevresinden uzaklaştırmış Onlara Kur’an ve sünneti öne
çıkaran fıkıh ve hadis alimleri ile mücadele etmeye çalışmıştır.
Zamanla etkisini yitirmiş günümüzde kısmen Şii muhitlerde yoğun olarak da Yemendeki Zeydiyye
Mezhebi içinde varlığını devam ettirmektedir.
MUTEZİLENİN BEŞ TEMEL İLKESİ
Tevhid:
¸ Allah birdir ve eşi benzeri yoktur.
¸ Allah’ın bir ve kadim olması en özel sıfatıdır.
¸ Allah’ın kadim oluşunun dışında ona sıfatlar atfetmek O’ndan başka kadim varlıklar kabul edilmiş olur.
Bu Allah’ın birliğine aykırı olacağından kabul edilemez.
¸ Allah’ın zatı dışında kendisine isnad edilecek başka bir sıfat yoktur.
o Mutezile ehlisünnetin Allah’a izafe ettiği sıfatları iki gruba ayırır. Birincisi siga olarak da sıfat olanlar diğeri
hayat ilim kudret gibi masdar kalıbında olan sıfatlardır.
o Mutezileye göre ikinci kısım sıfatlar Allah’a izafe edilemez.
¸ Allah zat ve sıfat itibariyle hiçbir varlığa benzemez.
o Mutezile “vahdaniyet “ve “kıdem” sıfatları dışında kalanları tevil yoluna gitmiştir.
o Onlar bu iki sıfat dışında Allah’a kadim sıfatlar isnad edilmesini caiz görmezler.
¸ Allah’ın eli yüzü sureti gözü istiva etmesi gitmesi gülmesi haya etmesi gibi ifadeler mecazi ve
tevil edilen manalarıyla anlamak gerekir.
Selef âlimleri bu ifadeleri olduğu gibi kabul etmek ve mahiyetini anlayamayacağımızı kabul ederken;
Özelikle GAZALİ ve sonraki dönem âlimleri Allah’ın zatı ve kur’an’da zikredilen diğer sıfatlara uygun
biçimde tevil edilmesi yoluna gitmişlerdir.
¸ Allah’ın kelam sıfatı da yoktur.
o Kelam Allah’ın sıfatı değil yarattığıdır.
o Bu durumda Kur’an mahlûktur.
¸ Allah ahrette görülemez.
o Çünkü Allah cisimlere benzemez.
Adalet:
¸ Kul fiillerinin yaratıcısıdır. Belirlenmiş yazılmış kader diye bir şey yoktur.
¸ Allah bir maslahat gözetmeden bir şey yaratmaz. Hiçbir işi boşuna yapmaz.
¸ Allah’ın bazı yüce ve iyi prensiplere göre hareket etmesi zaruridir.
¸ Kullun menfaatine olanı Allah’ın yaratması üzerine vaciptir. Buna kelam ilminde “salah –aslah meselesi “
denir.
¸ Allah’ın kuluna gücünün yetmeyeceği şeyi teklif etmesi caiz değildir.
¸ Allah itaatkâr kulunu cezalandıramaz.
¸ Ölen müşrik çocuklarına azap etmesi caiz değildir.
İnsana mutlak serbesti verirken Allah’ın iradesini sınırlayıcı fikirleri kaderi inkâr etmeleri Ehli sünnet
âlimleriyle aralarındaki en önemli tartışma konularıdır.
VA’D EL VA’İD
Va’d : iyi işler yapanın ahrette mükafatlandırılması ;

Va’id : kötü işlerde bulunanların ahrette cezalandırılmasıdır.
¸ Allah Teâla Va’idinden asla caymaz.
¸ Büyük günah işleyenler tevbe etmeden ölürse bağışlanmazlar ve bunlara peygamberin şefaati söz konusu
olamaz.
ß Bu bağlamda mutezile şu konuları ele almıştır:
Küfr
Fısk
Kebire
Tevbe
Sevap
İkâb
Şefaat
Kabir azabı
Cehennemliklerin durumu

EL MENZİLE BEYNEL MENZİLETEYN
¸ İman ile küfür arasında bir mertebedir.
¸ Bu mertebe mutezileye göre fasıklıktır.
¸ Bu kişi tevbe etmeden ölürse ebedi cehennemliktir. Azabı kafirinkinden daha hafif olur.
¸ Tevbe ederse mümin olarak ölür.
ß Bu prensip mutezilenin amelin imana dahil olduğu anlamına gelir.
Bunların fikrine göre büyük günah işleyene mümin denilemez.
Müminlere yapılan övücü sıfatlar bunlara kullanılamaz. Bunlara saygı gösterilemez. Bunlar sevilemez ve
dost tutulamaz.

EMRİ BİL MARUF NEHY-İ ANİL MÜNKER
v İslami çağrının yayılması ve dalalette olanların hidayete ermesi için her Müslüman’ın iyiliği emredip
kötülükten sakındırması mecburi bir görevdir.
o Bununla Mutezile toplum içinde sıkı bir denetim mekanizması kurmak istemiştir.
Mutezile kendi ilkelerini devlet eliyle zorla diğer Müslümanlara kabul ettirmeye çalışırken yaptığı sert
çıkışlarla âlimler ve halk nezdinde kendi varlığının sonunu hazırlamıştır.

MUTEZİLEDE AKIL NAKİL MESELESİ
ÿ Kelam mezhepleri arasında en çok akla önem veren Muteziledir.
ÿ İnandığı şeyin delillerini bilmeyen kişinin imanı geçerli değildir.
ÿ Vahy gelmeden de insan aklıyla Allah’ı bulabilir.
ÿ Allah ile ilgili belli prensip ve ilkeler konuluır; Kur’an ya da hadis metinleri eğer bu ilkelere uymuyorsa
bu akli ilkler çerçevesinde tevil edilir. Uygunsa dokunulmaz aynen bırakılır.
ß Bu nedenle mutezile kelamında akıl tevil ve mecaz kavramları çok önemlidir.
Sadece kelami konularda akli ilkelerin kur’an veSünneti yorumlamada belirleyici olduğu hususu Kâdî
Abdülcebbar tarafından açıkça belirtilir.
Mutezilenin Diğer Görüşleri
1. Katil tarafından öldürülen kişi eceliyle ölmemiştir. Ecelinden once ölmüştür.
2. Haram yiyecekler rızık değildir.- rızkı Allah verir ve Allah kötü fiil işlemez.bundan dolayı helal olan yiyecek
ve gıdalar rızık olarak adalandırılır.
3. İtikadi konularda sahih bile olsa hadislere güvenmezler.
4. İyi ve kötü olan şeyler vahy gelmeden de bilinebilir.
5. Evliyanın kerameti diye bir şey yoktur.
6. Sihrin aslı yoktur. Sihir göz boyamasıdır.

BASRA VE BAĞDAT MUTEZİLESİ

ÿMutezilenin ilk temsilcileri de aralarındadır.
ÿ Abbasilerle sorun yaşamamışlardır.
ÿ Kelami meseleleri teorik olarak ele almışlar.
Dolayısıyla fikri mücadeleye önem vermişlerdir.
ÿ Akla ve vahye aynı oranda önem vermişler
ÿ İslamın devamı için felsefeyi araç olarak görmüşler
ÿ Karşılaştıkları farklı kültürleri felsefeyi iyice öğrenmeye çalışmışlardır.
ÿ Allah’ın sıfatlarını konu almışlardır.
ÿ
Basra ekolü
Bağdat ekolü
ÿ Hz. Ali’yi diğer sahabeden üstün sayarlar.
ÿ Abbasilerle bundan dolayı sorun yaşamışlardır.
ÿ Daha çok ameli yönü ortaya çıkaran incelemelerde bulunmuşlar
ÿ Mezhep görüşlerinin devlet eliyle yayılması taraftarı olmuş yönetimle arasını iyi tutmuştur.
ÿ Bu bağlamda eserlerinde imamete vurgu yapmışlardır.
ÿ Varlık meselesini ele almışlardır.
ÿ Basraya göre yunan felsefesinden daha çok etkilenmişler. Sebebi Halife Me’mun’un Bağdat’ta başlattığı
tercüme faaliyetleridir.

MUTEZİLENİN ÖZELLİKLERİ

1. Çok kültürlü bir ortamda ortaya çıkmıştır.
2. Islam!ı tenkid edenlere kültürleriyle bozmaya çalışanlara çok ciddi karşılıklar vermiştir.
3.Yunan felsefesinin tesirinde kalmışlar
4. Akılcıdır. Bazıları İslam’ın Rasyonalistleri olarak adlandırılır.
5. Akla aykırı nassları tevil etmekte akla uygun şekilde tefsir etmektedir.
6.Özgürlükçüdür. Serbest düşünce insane iradesine önem verir.
7. Kur’an mahluktur fikrini zorla Kabul ettirme çabaları özgürlükçülüklerine aykırı olmuştur.
8. Alimleri ibadetlerine düşkün zahit kimselerdir.
9. dini ve tabii ilimlerin gelişmesine katkı yapmıştır.
10.Dini ilimlerde akılcılığı tabii ilimler için ise deney ve gözlem metodunun kullanılmasına ön ayak olmuştur.
11. Kur’an üzerinde yoğunlaşmışlardır.
12.Nakli delil getirecekse Kur’andan olmasına özen gösterirlerdi.
13. Inanç konusunda sahih de olsa hadisler dikkate alınmamış delil olarak ortaya konmamıştır.
14.Dirayet tefsirine önem vermiş ve öncüleri olmuşlardır.
15.Ehl-I sünnetle ihtilafları olsa da sünni kelamı etkilemiştir.

alıntı....












1 yorum:

  1. ((Bu kişilerin fikirlerini açıklamasından evvel Ebu Zer el –Gıfari isimli zat Müslümanların mallarını Allah’ın malı ilan etti ve kendilerine yönetimin ve bu malla üzerinde tasarruf etmenin ilahi kader ile geçtiğini söyledi.) burada çok yanlış bir bilgi verilmiştir. gerçekte ise Ebuzer Gıfari böyle düşünen emevileri eleştirmiştir... (Bknz;Kelama Giriş sayfa 52)










    9

    YanıtlaSil